Devletimizin bildiğim tek Devlet’i Sayın Devlet Bahçeli bisküviye püskevit dediğinden beri başım dertte. İfadeyi çok sevimli buldum ve benimsedim. O gündür bugündür bisküvi demek istesem de dilim dönmüyor. Püskevit aşağı, püskevit yukarı… Çocukluğumda bile yemediğim kadar bisküvi yemeye başladım. Neden? Sırf püskevit diyebilmek için. Bir yakınımı rahatsız etmişim; dayanamdı, “Yahu yeter püskevite bisküvi demeyi bırak” dedi. Ben de, “Aynen öyle yapıyorum, püskevite bisküvi demiyorum” diyerek karşılık verdim. Demek ki o da püskevitzedeleşmiş.
Gerçi Sayın Bahçeli daha sonra püskeviti, arasına lokum konulan iki bisküvi olarak açıkladıysa da, bu tarifi ben ve çevrem ilk kez duyduk.
Çocukluğumuzda çay-bisküvi hoşlandığımız atıştırmalıktı. Bebekler için de daha çok sütle verilmek üzere özel ürünler geliştirilmiş. Kırılmış ya da ufalanmış bisküviyle türü pastalar yapıldığına tanık oldum.
KİMLİĞİ VE SIRLARI
Bisküvi sözcüğü Fransızcadan gelmiş. Lâtin köklüdür. İki kez pişirilerek gevretilmiş anlamına dayanıyor. Şöööyle bir baktım; belli ki yüzlerce, hatta binlerce yıl öncesinden bu yana üretimdeymiş.
Pötibör (dört köşe), Mari (yuvarlak) ve Finger (parmak) şekillileri revaçta.
Bizim ana konumuz dört köşelide. Çünkü bu tip bisküvilerin standardında bazı sırlar var. Anlatalım; anlatalım ki, bundan sonra dört köşe bisküvi erken, nizamî olup olmadığını kontrol edebilesiniz.
Üstünkörü bakacak olursak, bisküvideki sırların mesajı şöyle: bu atıştırmalığı yılın dört mevsiminde, 12 ayında, haftanın her gününde ve günün her saatinde tüketebilirsiniz…
YENMEZ BİSKÜVİ
Dikkatinizi çekiyorum; her bisküvi yenmez. Ele alındığında beklenmedik ağırlık hissttiriyorsa, o bisküvi yenmez. Seramik üretiminin bir ara kademesindeki adı da bisküvi, ona göre yani…
ŞAFAK BÜSKİVİSİ
Arşivimde rastladığım ve köşeme aldığım eski bir gazete kupürü Adana Şafak Bisküvi Fabrikasının duyurusu olarak hazırlanmış. Tanıtım yazısında bisküvi olarak geçiyor. Ne var ki, dizgiyi yapan matbaa mürettibi başlığı kendince ve Büskivi diye konduruvermiş. Burada amacım birilerini tenkit etmek asla değil. Sadece, bir zamanlar (Sanırım 1950’lerin ilk yarısında) Adana’da da geniş yelpazeli bisküvi üretim tesisisi bulunduğunu anlatabilmek.
Keşke lokum da olsaydı; iki bisküvini arasında ezip püskevit yapardık.