Tarih 2 Ağustos 2024. Saat 07.15'i gösteriyor. 

Çukurova Üniversitesi Onkoloji Hastanesi Girişinde diğer hastalarla birlikte polikliniklerin açılmasını bekliyorum. Bir yoğunluk söz konusu hafta sonu olmasına karşın. Hastalar sabırsız kendi aralarında "Kapılar açılsa da geçip otomasyon sekreterliğinden sıra alsak" diye mırıldanıyor.

***

Personellerin gelmesi ve kapının açılmasını bekliyoruz. Dış kapıdan Prof. Dr Semra Paydaş görünüyor. Saatte bakıyorum: 07.15'i gösteriyor. 

***

Hafif tebessüm ederek odasına geçiyor. Hoca geçer geçmez hastalar aralarında konuşmaya başlıyor: "Allah razı olsun hiçbir personel gelmeden Semra Hoca geldi. Bu hastanede Semra Hoca gibi ömrünü bilime ve hastalarına adayan keşke 10 öğretim üyesi ve akademisyen olsa da bizler de şifa bulsak".

***

Koridordaki koltuğa yaslanmış inleyen bir başka hasta, "Semra Hoca olmasaydı ben çoktan ölmüştüm. Beni hem tedavi etti hem moral verdi. Hastalarına çok nazik davranıyor. Bu kadar iyi niyetli bir doktora düştüğüm için kendimi şanslı görüyorum Kendisinden Allah razı olsun. Ücretli hasta muayene etmiyor. Hastalar da kendisine dua ediyor. Ben de kendisine duacıyım"

***

Bir başka hasta, "3 yıldır gelip gidiyorum, hastalarına sert baktığını görmedim. Mesai saati bittigi halde hasta muayene ediyor. İnsan bu kadar mı iyi niyetli olur. Ne de olsa okumuş". 

***

Hastalarına güven duygusu aşılayan bilim insanına ne kadar övgü dolu sözler söylense azdır. 

***

"Bilim insanları kolay yetişmiyor". Bu söz özellikle bilim çevrelerince sıkça dile getirilir. Yaptığı araştırma çalışmalarıyla tanınan, bilinen akademisyenler hemen hemen her platformda bu tümceyi kullanıyor. Verilen mesajlar gayet net ve herkes tarafından anlaşır bir ifadeyle dile getirilir. Ülke ve toplum adına gerçekleştirdikleri bilimsel projeler konuşulur, ama hak ettikleri şekilde onure edilmeye gelince beklenen özveri nedense gösterilmiyor, ya da üniversite yönetimi bilim insanın bu başarısını görmezden gelebiliyor.

***

Türkiye'de büyük onuru çoktan hak etmiş bilim insanları var. Hayatın her alanında başarısını kanıtlamış akademisyenlerden bahsetmek istiyorum. Bunun başında tıp Bilimleri gelir. Cana can katan hekimlerimizin başarılarına toplum gıptayla bakıyor. Toplumda güven duygusu yaratan bilim insanlarından birisi de Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Paydaş'tır.

***

Yaşamını bilime ve hastalarına adayan, meslekte 48 yılı geride bırakan, Prof. Dr. Semra Paydaş, hastalarına şifa olmaya çalışırken, bir yandan da güven aşılıyor, cesaretlendiriyor. 

***

Yeri gelince psikolojik danışmanlık hizmeti sunuyor kanserli hastalarına, morallerini yüksek tutsunlar diye.

***

Prof. Dr. Semra Paydaş, 2013 yılında "Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülünü almış çok kıymetli bir bilim insanı. Bu değerli akademisyen için sadece tedavi gören hastalar değil, aynı zamanda üniversite çevrelerince de sevilen, sayılan ve büyük takdir gören bir bilim insanı. 

** *

Onur edilmeyi hak ediyor. Halk, Prof. Dr. Sayın Semra Paydaş'ın hem Çukurova Üniversitesi hem Adana hem de Türkiye için büyük bir şans olduğunu düşünüyor. 

***

Ben niyet okumam, okuyanı da sevmem, sadece başta hastalar, hekimler, asistanlar, hemşire, sağlık personelleri zaman zaman yaptığım sohbette edindiğim izlenimi ifafe etmek istiyorum: Hastalarla diyaloğu en üst düzeyde olan, bir bilim insanıdır Prof. Dr. Semra Paydaş. 

***

Değerli okuyucularım, sizlere sormak istiyorum: Mesai başlamadan sabah 07.15'te hastaneye gelerek hastalarıyla ilgilenen kaç akademisyen gördünüz? ( Tabii ki ücretli hasta bakan hekimler) dışında. 

***

Prof.Dr. Semra Paydaş sadece Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi için değil, aynı zamanda Türkiye için büyük bir değer.

***

Bu değerin kıymetini bilmek başta üniversite ve fakülte yonetimine, birlikte gorev yaptigi diger saglik çalışanları tedavi gören hastalara ve topluma düşüyor.