Paris hatıraları
Beni yıllar öncesine götüren şarkıyı ilk kez o gün dinlemiştim.
Sonbahar yaklaşmıştı.
Şanzelize'nin iki kenarında sıralanmış kestane ağaçları yapraklarını dökmeye başlamıştı.
Hafif bir rüzgar yaprakları sağa sola savunurken ben Rue Jacobs'la Rue Fürstenberg'in kesiştiği köşedeki Librairie Jean Hugues Kiabevi'nden aldığım kitapla Saint Germain'de akşamları sık sık uğradığım Lipp adlı kafeye gidiyordum.
Kafenin önündeki masalardan birine oturdum.
Beni gören Alain hemen sütlü kahvemi getirdi.
Akşamki maçtan bir iki söz ettik.
Kahvemi yudumlarken gelirken aldığım Sarte'ın İŞ İŞTEN GEÇTİ adlı kitabının içine daldım.
Bir ara başımı kaldırdığımda Jean-Paul Sarte'la sevgilisi Simone de Beauvoir'in karşıdan geldiklerini gördüm.
Mucize olmalıydı bu.
Biraz önce aldığım kitabın yazarı karşımdaydı.
Gelip kösedeki masaya oturdular.
Sartre cebinden bir Gitanes paketi çıkarıp masaya koydu.
Fransızlar bu oldukça sert sigarayı nasıl içerler hiç anlamam.
İkisi de sigaralarını yaktı.
Alain onların da kahvesini getirdi.
Sartre cebinden çıkardığı La Monde gazetesini okumaya,
Simone da çantasından bir defter çıkarıp yazmaya başladı.
Kalkıp yanlarına gittim.
Kalbim küt küt atarken kitabını imzalaması için Sartre'a rica ederek uzattım.
Gülümseyerek başını salladı.
Sonra ceketinin iç cebinden çıkardığı dolmakalem ile bir kaç satır yazıp imzaladı.
Çok heyecanlanmıştım.
Türklük damarım tuttu.
Hemen eline hamle yapıp kendime çektim ve öptüm.
Engel olmak istedi ama alnıma koymayı başardım.
Bu hamlem onları oldukça şaşırtmıştı.
İkisi de faltaşı gibi açılmış gözlerle ve şaşkınlıkla bana bakıyorlardı.
İşte bütün bunlar olurken kafede çalan şarkı dışarı süzülüp şehrin sesine karışıyordu.
Ben de artık daha değerlenen kitabımı cebime koyup neşeli Parislilerin arasına karıştım.
Aydın Sihay
Paris 1976