Rusya Ukrayna'yı işgal etti. 24 Şubat 2022 tarihinde, Putin'in Ukrayna'da "özel bir askerî operasyon" ilan etti ve savaş fiilen başladı. Sebep neydi? Gere miydi ki? Kurt kuzuyu yiyecekti, yöntemi de savaştı. Putin zaten kafasında savaşın alt yapısını hazırladı,
Her iki taraftan da bir milyon civarında insan öldü, Ukrayna'dan 7.832.493 kişi Avrupa ülkelerine geçti, milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu.
Bir yandan, iki ülke bütün güçleriyle birbirlerini öldürmeye çalışırken, diğer yandan da, savaşla ilgisi olmayan/ olmaması gereken Batı, Rusya’ya karşı inanılmaz yaptırımlar uyguladı. Rus uçaklarına hava sahalarını kapattılar, spor müsabakalarından çıkarıldılar, müzik yarışmalarından men edildiler, Rus besteleri yuhalatıldı, vs. Akıl dışılık her alanda egemen. Rus edebiyatı yasaklandı. Mesela, Soljenitsin. Bir hatırlayalım.
1942’de üniversiteyi bitirdi. Dört yıl orduda görev yaptı. Yüzbaşı rütbesiyle II. Dünya Savaşı’na katıldı. Ancak cephedeyken yazdığı mektuplarda, Stalin’i eleştirince tutuklandı, sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı ve kampa gönderildi.
Sovyetler Birliği’nin Hitler’le uzlaşma yolu bulmasının savaşı önleyebileceğini, bu yüzden Sovyet halkının uğradığı yıkımdan, Hitler’den daha fazla Stalin’in sorumlu olduğunu söylüyordu. Savaş bittikten sonra Moskova yakınlarında bir hapishaneye konuldu. Oradan da Kazakistan’da siyasi tutuklular için düzenlenmiş özel bir kampa gönderildi. Üç yıl da orada kaldı. Daha sonra istenmeyen kişi ilan edilerek, sürgüne gönderildi.
Kazakistan’ın bir köyünde öğretmenlik yaparken, kansere yakalandı ve bir süre Taşkent’te tedavi gördü.
Yeni parti şefi Nikita Kruşçev’in başlattığı, Stalin’in etkilerini silme operasyonları çerçevesinde, hakları geri verilerek, çalışmasına izin verildi.
1962’de “İvan Denisoviç’in Hayatında Bir Gün, ” adlı bir kitap yazdı. Zorunlu çalışmayı anlattığı Stalin karşıtı bu hikayesiyle, Kruscev’in takdirini kazandı ve Sovyet Yazarlar Birliği’ne kabul edildi. Ancak yeni yazdığı iki hikayesiyle yeniden partinin hedefi oldu. Bu sefer de kendisine ülke dışına çıkma yasağı konuldu ve Yazarlar Birliği’nden ihraç edildi.
Akıllanmıyordu ki. Bu sefer de “Gulag Takımadaları”nı yazdı. Kitap önce kapitalist ülkelerde yayınlandı. Anti-Sovyet propagandası yapıyordu. Nobel ödülüne layık görüldü ama ödülünü dört yıl sonra alabildi. Ödülün kendisine politik nedenlerle verildiği iddia edilerek vatandaşlığı iptal, kendisi de sınır dışı edildi.
İki sene İsviçre´de kaldıktan sonra, Amerika’ya yerleşti. Burada, ABD-Sovyetler Birliği barışı hakkında yazan Amerikalı yazarları eleştirdi. 1989’da, yeniden Yazarlar Birliği’ne alındı. O dönem iktidarda bulunan Mikhail Gorbaçov, yazarın yurttaşlık haklarının geri verilmesi için çalışmalar başlattı ve sürgün cezasını resmen kaldırttı.
1994’te Rusya’ya dönen Soljenitsin, parlamentoda Rusya’nın demokrasiye geçiş şeklinin hatalarla dolu olduğunu söyledi. Dedim ye, akıllanmıyordu.
Mücadelelerle dolu hayatı, 3 Ağustos 2008 tarihinde, baba evinde geçirdiği kalp yetmezliğiyle son buldu.
Şimdi Rusya-Ukrayna savaşı konusunda yine görüşmeler var. Ama ne görüşülürse görüşülsün, dünyaya yine barış gelmeyecek. Neden biliyor musunuz? Siyasiler, Soljenitsin gibi akil insanlar yerine, kendi seçtikleri akillerle istedikleri sonucu alacak ve atı alan Üsküdar’ı geçecek de ondan.
BİR KERECİK ÇAĞIN DEHASINA KULAK VERSELER, ANLAYACAKLAR Kİ,