SEN GİTTİN AĞAÇLAR DA YETİM KALDI

Sadece dürüst ve ilkeli duruş sergileyen bir siyasetçi tarzını benimsemedin. Aynı zamanda, sanata gönül vermiş, kitleleri kendine hayran bırakmış senarist, yönetmen, oyuncu ve yazarlık ruhunla karanlık dünyayı aydınlatan engin bilgi birikimli ve donanımlı bir insan olarak yaşadın.

 

Kusura bakma, samimiyetine, hoşgörülü duruşuna, insana verdiğin önem ve değere istinaden "siz" değil, "sen" diye hitap etmek istedim. Sanırım anlayışla karşılarsın. Çünkü 62 yıllık yaşamın boyunca bu dünyada sadece insanlara değil, doğaya ağaçlara ve çiçeklere hep hoşgörü ile baktın. 

***

Hak arama mücadelesinde hep toplumun dinamikleri arasında yer aldın. Yakalanarak yargılandın. Uzun süre Demir parmaklıklar arasında güneşe tebessümle bakmaya çalıştın. Gökyüzü ve aydınlığı görmek isterken, zifiri karanlık zindanlardaki rutubetli havayı teneffüs edip durdun.Yeri geldiğinde çok kırıldın, acılar çektin, ağır işkenceler gördün, ölüm ile kalım arasındaki ince çizgi arasında kaç kez gidip geldin bilemiyorum. Ama ayakta kalmayı başardın. 

***

Kusura bakma seni şahsen hiç tanımadım. Yüzyüze görüşme olanağım da olmadı. Fakat yurtseverlik vasfını "barış elçisi" olma erdemli duruşunu herkes kadar biliyorum. Gazetelerde yazdığın yazıları da okumuş fikir sahibi olmuş değilim ta ki vekil seçildiğin tarihe kadar!

***

Ama " Beynelmilel" filmini izlemiştim. Bir gönül insanı olduğunu Parlamento çatısı altında yaptığın konuşmalar, Meclis Başkanvekili olarak ortaya koyduğun irade, yönetim tarzın, gösterdiğin sabır ve anlayış senin ne kadar farklı bir insan olduğunu dünya alem öğrenmiş oldu.

***

Sadece dürüst ve ilkeli duruş sergileyen bir siyasetçi tarzını benimsemedin. Aynı zamanda, sanata gönül vermiş, kitleleri kendine hayran bırakmış senarist, yönetmen, oyuncu ve yazarlık ruhunla karanlık dünyayı aydınlatan engin bilgi birikimli ve donanımlı bir insan olarak yaşadın. 

***

Samimi ve sade yaşamayı önceledin, makam, mevkii, mal ve mülkten gözün olmadı. Karun gibi zengin olmayı aklından hiç geçirmedin. Küçük yaşlarda yetim kalarak yoksulluğun dibine vurduğu yılları büyük ıstırap çekerek yaşadın. Çocukluğunu çıraklık yaparak bir lokma helal ekmek kazanmak için didinen bir insan olmayı seçtin. Ama hiçbir zaman "pes" etmedin, yaşama tutkunu kaybetmedin. Dayanma gücün cezaevlerinde ağır koşullar altında yaşamak zorunda kalan tutuklu ve mahkumlara da büyük moral oldu.

***

2007 yılında 14. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde en iyi film ödülünü kazandın. Seni yakından gördüğüm tek olay bu oldu, Türk sinemasının ve siyasetinin aydınlık yüzü Sırrı Süreyya Önder. 

***

Itiraf etmeliyim ki, Yüce Meclis'te oturumu yönetirken, Başkanlık Koltuğu'nda otururken, yarattığın pozitif sinerjiyi hayranlıkla izleyenlerden biriydim. 

***

Hangi görüşten, hangi partiden olduğuna hiç bakmadım, çünkü partiler üstü bir gayret ortaya koydun. İnan seni sevmeyenler de sevmeye, yürekten inanmaya başladı. 600 sandalyeli bir Meclis'te 5-10 değil, neden 50-100 Sırrı Süreyya Önder olmasın diye hayıflanan milyonlar oldu. Bu alemde insanlar seni tanıdıkça daha çok sevdi. Toplum hivicli konuşmalarına hayranlık besledi. Ağır ekonomik ve sosyal koşullara rağmen insanları güldürmeyi, güldürürken de düşündürmeyi de başardın. 

***

Daha 62 yaşındaydın, pekçok başarılı hizmetlere imza atacaktın, ağır stres altında hissettin kendini. Çünkü bir hayalin vardı, peşinden koşarken, kalp krizi geçirdin yetmedi. Aort damarın yırtıldı, hastaneye kaldırılarak, 12 saat süren ağır bir operasyon geçirdin. 18 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdin. Toplum bu mücadeleyi kazanacağına inanıyordu. İlk kez sevenlerini bu kadar üzdün biliyor musun?

***

Bu toplum seni "Yurtsever" bir insan olarak tanıdı, öyle sevdi, saydı güven duydu. Bu kadar takdir edildiğini sen bile tahmin edemezdin. 

***

Türk siyasetinde üstlendiğin görevler ve yaptığın konuşmalar toplum nezdinde saygınlığını kat kat arttırdı. Yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığın filmler, oynadığın roller ve yazdığın köşe yazılar özellikle yoksul halka ilham oldu. 

***

Yoğun bakım ünitesinde doktorlar müdahalede bulunurken, hastanenin önü sevenlerin tarafından dolup taşıyordu gece gündüz. Milyonlar televizyonlarının başında senden gelecek iyi haberi bekliyordu. Senin için yapılan duaların hadi hesabı yoktu. Medya ordusu da seni hiç yalnız bırakmadı. Dünyanın gözü kulağı sendeydi, mutlu bir haber gelecek umuduyla...

Ama o haber bir türlü gelmedi.

***

Ömrünü barışa adadın, bu konuda önüne gelen engelleri azimle, kararlılıkla, cesaretle hem de risk alarak aşmaya çalıştın hatta mesafe bile kat ettin. Hayata en büyük amacın anaların göz yaşlarının dinmesiydi. Bu topraklarda silahların susarak Kürt, Türk, Arap, din, dil mezhep farkı gözetmeksizin tüm halkların Barış içerisinde yaşamasının özlemini çekiyordun. Sana en fazla ihtiyaç duyulan bir süreçte kızın Ceren'e bile veda etmeden çekip gittin. Güldürüyordun hep ama Azrail mecal vermedi, ilk kez milyonları ağlattın. 

***

Kürt sorununun kalıcı çözüme kavuşturulması için ağır bedeli sağlığını hiçe sayarak canınla ödedin. Oysa Kürt asıllı bir yurttaş değildin, onun için kıymetini bilmeyen, acımasızca sözlü saldırıda bulunan bazı vekillerin yanı sıra, haddini aşan kesimler de oldu. Buna rağmen, Atatürk Kültür Merkezi'nde salona sığmayan yüz binler, Levent Barbaros Camii alanında cenaze namazın kılınırken her görüşten insanlar sana göz yaşı döküyordu. Kimler yoktu ki! Başını kaldırıp bakabilseydin kahkaha atarak gülerdin. Sana hakaret edenler en ön saflardaydı çünkü.

***

Bu kadar sevildiğini biliyor muydun acaba? Ya biricik kızın Ceren'in sana hitap ederken, yazdığı mektubu okurken göz yaşlarının nasıl sel gibi akıp gittiğini görseydin ne derdin, ne düşünürdün diye sormadan edemiyorum. 

***

2013 yılındaki Gezi Parkı olaylarında, Taksim’e giden ilk milletvekillerinden birisiydin. Eylemlerin ilk günlerinde diğer göstericilerle biber gazına maruz kaldın, hatta omzuna biber gazı kapsülü isabet etti ve hastaneye kaldırıldın. Gezi Parkı'na giren iş makinelerinin önüne geçip görevlilerle tartışmaya girdiğinde "Ben ağaçların da vekiliyim" demiştin. Bu sözün tarihe geçti biliyor musun? 

***

Amacın; insanların barış ve huzur içinde yaşamasını sağlamaktı. Bunun için çaba göstermedin. Ağaçların korunmasını da istedin. Kendini iş makinelerinin önüne atacak kadar doğaya olan sevgini kanıtladın. 

***

Sen, tüm renkleri seven bir iradeye sahiptin. Toplum seni hep o gülümseyen yüzünle, vicdanınla, merhametinle, insana olan inancınla hatırlayacak.

***

Yukarda ifade ettiğim gibi, yazdığın senaryolarla, yönettiğin filmlerle, söylediğin her sözle hatırlanacaksın.

*** 

Bu ülkede barış diliyle konuşmak çok kıymetli. Bu dili en anlamlı kılan ve sonuç almak isteyen isim idin. Demem o ki, eğer ömrü yetmiş olsaydı, belki de barış bayrağını burçlara diken Sırrı Süreyya Önder olurdu. 

***

Şairin dediği gibi, "Her ölüm erken ölümdür". Ama senin ki gerçekten çok erken oldu. Yürekleri dağladın. Sen bu dünyadan göçüp gittin ağaçlar, pürtü böcekler, kuşlar da yetim kaldı. 

***

Allah cennetine nail eylesin. Ruhun şad mekanın cennet olsun. Nur içinde uyu "Barış Elçisi" Sırrı Süreyya Önder.

 

 


Düzgün COŞKUN

6.05.2025 18:08:00

YAZARLAR


ADANALI RADYOCU ÖDÜLÜ ERDOĞAN'DAN ALDI

TÜRKİYE’NİN EN ZENGİNLERİ LİSTESİ AÇIKLANDI

OKULLARDA ‘AKILCI İLAÇ KULLANIMI’ EĞİTİMİ

BALCALI HASTANESİ’NDE EL HİJYENİ GÜNÜ ETKİNLİĞİ

ENGELSİZ FİLMLER FESTİVALİ’NDE 13 ÜLKEDEN 15 FİLM YARIŞIYOR

DOĞAL İHTİYAÇLAR ZAMANINDA KARŞILANMALI…

ABB BAŞKANI KARALAR İLBANK’TA

ASANSÖR ENDÜSTRİSİNİ BULUŞTURAN FUARDA, ADANA DA YER ALIYOR!

TOPRAK SUSARSA GELECEĞİMİZ SUSAR!

YÜREĞİR BELEDİYESİ, MMO İLE ASANSÖR PROTOKOLÜ İMZALADI

MERSİN'DE DEZENFORMASYONLA MÜCADELE İÇİN BİR ARAYA GELDİLER

ASTIMI TETİKLEYEN 10 ETKEN!

BALCALI’DA İLK ESTETİK VE KOZMETİK EĞİTİMİ

TANBUROĞLU: “CHP KORKMAZ, SİNMEZ, GERİ ÇEKİLMEZ!”

ÖYMEN, TGC ONUR KURULU BAŞKANLIĞINA SEÇİLDİ

GÜVEL JAKARTA’DA HEMŞEHRİSİNİ ZİYARET ETTİ

TÜRKİYE’NİN EN ESKİ YEREL GAZETESİ