İfral TURGUT

Tarih: 13.07.2024 19:32

SHANGRİ LA 

Facebook Twitter Linked-in

Ulaşılması mümkün olmayan, modern toplumun kötülüklerinden uzak, sevginin geleneklerle yaşatıldığı barışçı bir ülke. Türkçesi Yer Yüzü Cenneti. Kuzey Tibet’te, Himalayalar tarafından korunan bir vadi ve bir Lama Manastırının hikayesi. 

Hikayenin baş kahramanı Robert Conway, tuhaf bir uçak kazası sonucunda hayatta kalmış ve buraya gelmiş. Burası, karlı yamaçlar üzerinde muhteşem bir yer. Halkı katı kurallar yerine, sağduyu ile yönetilen ılımlı bir topluluk. Sadece topluma yetecek kadar üretim yapılıyor. Artan zamanda edebiyat ve sanatla uğraşılıyor. Yönetim tarzı bilgece. Geleceği görebiliyor ve yaklaşık 200 yaşına kadar yaşayabiliyorlar.

Shangri-La’da dünyanın tüm kültür ve dinlerinin öğretileri korunup kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Sanatın her türlüsüne saygı duyuluyor ve modern dünyayı istila eden barbarlar tarafından yok edilmesinin önüne geçmeye çalışılıyor. Her türlü kötülük yasak. 

Kısacası, Şangri La doğasıyla, insanlarıyla, yönetim tarzıyla, Yeryüzü Cenneti adını hak eden bir yer.

Şimdi biz gelelim esas konumuza.

Yıl, 1966.. Amerika’nın 6. Filosu İstanbul’a gelmiş Dolmabahçe’nin karşısında demirlemişti. Filonun bayrak gemisinin adı Shangri La. Halkın gezmesine izin verdiler. Gezenler, içinde sahte bile olsa bir cennetin olmadığını, aslında nasıl ölümcül bir mesaj verdiğini gördüler.

Alıştı Amerikalılar…18 Temmuz 1968’de yine geldiler. Aynı yere demirlediler… O zaman Z kuşağı yoktu. 68 kuşağı vardı. Denize döktü Amerikan askerlerini.

Aradan 50 sene geçti. Amerikalıların denize döküldüğü yerin tam karşısına lüks bir otel dikildi. Adı: Shangri La. Odalarıyla, salonlarıyla, restoranlarıyla, barıyla ve Boğaz manzarasıyla cenneti vadeden bir otel. 

Sormadan edemiyorum…

Hafızamızı yoklayalım…

 KİM BİLİR, BELKİ DE BEN PARANOYAK OLDUM…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —