Ölüleri yaşatan, yaşayanların hafızasıdır. Bu yazıyı aslında dün paylaşacaktım ama hızlı akan aktüel olaylar, gecikmeme sebep oldu. Neden dün? Çünkü dün Yılmaz Karakoyunlu’nun ölüm yıl dönümüydü ve o saygın insanı hatırlatmak istemiştim.
Yılmaz Karakoyunlu en kısa ifadeyle büyük bir ADAMDI. Adam gibi adam değil adamdı. Adamın kendisiydi, gibisi değil. Yazar, düşünür ve devlet adamıydı.
1936’da doğdu. Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdikten sonra, Amerika’da, Georgia Üniversitesi’nden MBA derecesi, Michigan Üniversitesi’nden yine MBA derecesi ve doktora diploması aldı.
Banka müfettişliği ve Devlet Planlama Teşkilatı Finans Şubesi Müdürlüğü yaptı. Çeşitli üniversiteler ile kuruluşlarda finansman konularında konferanslar verdi. Daha sonra özel sektöre geçerek, çeşitli kuruluşlarda yöneticilik ve danışmanlık görevlerinde bulundu.
1995 ve 1999 genel seçimlerinde, İstanbul’dan Milletvekili seçildi. Özelleştirme İdaresi ile TRT’den sorumlu Devlet Bakanlığı, Hükümet Sözcülüğü, Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlendi.
Gazetelerde siyasi konularda yazılar, tiyatro oyunları, hikayeler, romanlar yazdı. Oyunlarının tamamı İstanbul Şehir Tiyatroları repertuarına alındı.
“Güz Sancısı” ve “Salkım Hanımın Taneleri” adlı romanları yabancı dillere çevrildi.
“Salkım Hanımın Taneleri” adlı eseriyle Yunus Nadi Roman Ödülü’nü aldı. Eser ayrıca, sinema filmine çekildi ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film Ödülü”ne layık görüldü.
Metin yazarlığını yaptığı “Türk İktisat Tarihi” belgeseli TRT televizyonlarında gösterildi.
İşte devlet adamlığı dışında bize bıraktıkları
HİKAYE KİTAPLARI: Mor Çiçekli Natürmort, Mevsimler Eskidi Biraz .
ROMANLARI: Salkım Hanımın Taneleri, Üç Aliler Divanı , Güz Sancısı , Çiçekli Mumlar Sokağı , Yorgun Mayıs Kısrakları, Ezan Vakti Beethoven .
ŞİİR KİTAPLARI: O Hayal Aynasından, Rubailer.
OYUNLARI: Sokullu / Zirveden Sonra Devlet, Altın Huylu Doruklar / Yıldırım Beyazıd, Brütüs Aranıyor Romanos Diyojen, Mithat Paşa / Önce İnsan
İNCELEME KİTAPLARI: Türk Ekonomisinde Çağdaşlaşma Süreci, Liberalizmin Türkiye Promenadı
DERLEMELERİ: Yahya Kemal Şarkıları, Parlamenter Bestekârlar
İşte, bu bilim, düşünce ve sanat adam siyasetçiydi. Lütfen bir de günümüz siyasetçilerini ve onların kültür seviyelerini düşünün. Düşünürken de, Bolu Beyi’yle Köroğlu’nu, Bolu ile Bor’u karıştıran milletvekillerini, “Ğ”yi bilmeyen başbakanları, kitap özetleriyle kitabın kendisinin aynı şey olduğunu zanneden devlet büyüklerini, aklı sıra Marie Antoinette'i yermek isterken, önündeki metni okuyamayınca, “Paris’te ne vardı…Ekmek değil de… Neydi o…( Hatırlayınca) Pasta pasta… Paris’te bir sokma yeri,” diye zırvalayan genel başkanları gözünüzün önüne getirin, Türkiye’nin neden bu kadar cahil ve akıl fukarası olduğunu anlayacaksınız.
Şimdikilerin tamamının aklını bir poşete (torba büyük gelir) koysanız, acaba bir Yılmaz Karakoyunlu eder mi?
Ben de ne ile neyi kıyaslıyorum ki !