SORU(N)LAR...

"Bu halkın gözlerine derin bir sis çökmüş.

"Bu halkın gözlerine derin bir sis çökmüş. 
Bakıyor,bakıyor ama hiçbir şey görmüyor!"  diyor, Engin Turgut...
*
Artık,
"Görmem, duymam, söylemem!" diyen üç maymunu
yani Mizaru, Kikazaru ve İwazaru'yu bilirsiniz.. 
Bunlara dördüncüsü de eklenmiş, öyle diyor Yahya Kemal Kaya ve açıklıyor;
"Görüyorum, duyuyorum, şaşırıyorum; ama ne olur, ne olmaz ne söylerim, ne de umurumda olur!
İşlevsiz, olan biteni yazgı olarak benimsemiş, olayları akışına bırakmış bir tür...
*
Yıllar içinde, nereden nereye geldik? diyorsanız... Etrafınızda yaşananlara alıcı ve akıllı bir gözle bakmanız yeterli... Mesela;
Cehaleti teşvik, cahili taltif etmek...
Demokrasinin Mabedi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni işlevsizleştirmek...
“Ne iş olsa çalışırım, ne kadar ücret uygun görürseniz razıyım” diyen işsizler ordusu yaratmak...
Lüks, şaşaa, görkem ve görgüsüzlüğü paçalarından akan, sonradan görmeleri hakim kılmak ...
Bu mudur, Yeni Türkiye Modeli...
Ahmet Zorlu 'dan alıntılayıp özetleyelim;
-Mustafa Kemal Atatürk’ün, her din, her mezhep ve inançtan insanı kenetleyip kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, temelinden sarsılmaya başladı.
-Emperyalizmin ağına düşen zavallılar ve cahiller sürüsü el ele vererek Hilafet ve Şeriat gösterileri yapmaya başladı bu Aziz Vatan topraklarında. Yüzümüzü Batıdan doğuya çevirdiler.
-Modern Dünya, bilimin tüm sınırlarını zorlarken bizim gündemimizde neler var; mesela "Sol elle yemek yemek günahtır ..."  fetvası...
Fenni, teknolojiyi, her türlü bilimsel düşünceyi kazıdık hep birlikte ülke topraklarından.
-Fert olma bilincini yitirdik.Bizi Kul ve Teba olarak gören zihniyetin önünde reverans yapıyoruz.
-Ama diyeni de fakat diyeni de hainlikle damgalıyoruz.
Bizde bu aymazlık var olduğu sürece merak etmeyin yakında Mehdi Hazretleri! diye, ya da Halife Efendimiz diye  birini karşımıza çıkarıp yuttururlarsa kimse şaşırmasın.
Libyayı, Irakı, İranı, Tunusu, Cezayiri, Suriyeyi Arap olmadıkları halde Araplaştıran, Arap emperyalizmi bizi ele geçiriyor ve biz millet olarak, toplum olarak ağır bir narkoz komasındaymışız gibi umursamazlığımızı sürdürüyoruz. 
*
Prof. Dr. Emre Kongar'ın dediği gibi;
"Türk, Kürt, Laz, Çerkez, vb. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunu;
Cumhuriyetin “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” niteliğine vaki müdahalelerdir."
*
Başlayalım...
Sorunlar yaşantımıza sınırlar koyuyor, huzurumuzu ve mutluluğumuzu da kısıtlıyor diyorum, ki  mutabık mıyız!
Çağımızın genel sorunlarına baktığımızda 
İşsizlik büyük yer tutarken, tarımda da kendine yeten yedi ülkeden biri olmaktan çıktık... 
Çarpık Kentleşme, fahiş kiralar, köyden kente göçün tersine dönmesi...
Ekonomi... Bir numaralı sorun artık, emekli için de, asgarî ücretli için de ... Hatta %80'imiz için...Ge çi ne mi yo ruz...
Sağlıkta... Doktorlarımız gidiyor, kalanlar da huzursuz.
Eğitim... Yaz boz mu yap boz mu oldu, kimseler içinden çıkamıyor.... Yüzyıl Maarif Programı, çözüm olacak mı!
Teknoloji... Olmazsa olmazımız, akıllı telefon... Başka ne var, tıssss...
Ama en önemli sorun, “Gelecek Kaygısı Sorunu” olmalı...
(Uğur Kaya)
*
Farkında mısınız, bir avuç kaldık,
Teşekkür etmeyi bilen, patavatsızlık yapmayan,
Yapılan iyiliklerin karşılığını vermeye çalışan,
Kalp kırmamak için dikkatli konuşan...
Güzel söz esirgemeyen,
Bir avuç insan ..(Muzaffer Kılıç)
*
Gözlerinizi kapatıp düşündünüz mü?
Neden, bir avuç insan kaldık...
Bir avuç dolar diyenler sebep olabilir mi!
Bakın, İskoçyada bir okulun girişinde ne yazıyor;
"Öğretmenin değersiz görüldüğü bir sistemde,
cehalet en büyük öğretici olur."
Diyebilir miyiz,
"Cahiliz , cahiliz, cahiliz .." diye ...
*
Reddetsek de, soralım;
Eğer cahil isek "Cahil Cesareti'miz neden artıyor?
Dil fakirliği ve okumama alışkanlığı bizde ...
Zora gelemiyoruz, ki özgüven eksikliği zirvede ..
Sürekli haklıyızdır ve asla risk almayı da sevmeyiz.
Teknoloji iyi de, onun kültürüne de sahip değiliz ki...
Düşünme becerilerimiz  zayıf ve her zaman kalıcı değil geçici çözümleri de severiz ..
(Anooshirva Miandji)

*
Her daim ...
"Kendin ol ama esiri olma...
Ne duygunun, ne sevginin ne de paranın...
Kendini seyret,kendini dinle ve kendini yaşa...
İşte yeni yıl...
Her şeye yeniden başla..
En büyük virüs,
İnsandan kendini koru ve sakın!
Hiç bir şeyin esiri olma!..."
(İsmet Orhan)
*
Veee...
Kendini yargıla, bir an için...
Bir anekdot; Uğur Yılmaz'dan...
"Gitme, seni bakan yapacağım “ dedi.
Ne bakanı? 
-Adalet bakanı! “
Ama burada yargılayacak hiç kimse yok ki!
-O halde, sen de kendini yargılarsın “ diye yanıtladı kral... 
Kendini yargılamak, diğer insanları yargılamaktan çok daha zordur. Kendini gerektiği gibi yargılayabilirsen, çok adilsin demektir...
*
Haydi...
Kendimizi hem sorgulayalım hem de yargılayalım ...
TBMM Başkanvekili Sayın Gülizar Biçer Karaca ne diyor;
"Bulunduğum makam sadece bugüne değil, tarihe ve geleceğe de konuşmayı gerektiriyor.
2024 bitti...
Ardımızda bırakabildiklerimiz arasında ne yazık ki zulümden arınmış bir dünya, adaletle yönetilen bir ülke ya da refah içinde bir toplum yok...
Bugün Türkiye’nin karşısında duran sorunların hiçbiri birbirinden bağımsız değil. 
Bu sistem, farklılıklarımızı çatışma alanlarına dönüştürerek kendi egemenliğini sürdürüyor.
Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yükünü taşırken...
Gençler, başka topraklara umut bağlarken.. 
Çocuklar, yaşlılar, engelli bireyler, yaşamın her alanında ayrımcılıkla boğuşurken...
Bu Meclis’in suskun kalma lüksü yoktur ve bu  düzeni değiştirme cesareti göstermedikçe, görevini tam olarak yapmış olamaz. Zira, halkın bu Meclis’ten beklediği şey, büyük laflar değil, büyük işlerdir;kişisel çıkarları değil, milletin geleceğini öncelemek, bu ülkenin çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakmaktır. 
Tekrarlıyorum; halkın, bu Meclis’ten beklentisi nettir: Yoksulluğun, eşitsizliğin, sömürünün ve zulmün sona ermesi...
Peki, biz bu sorumluluğun hakkını verebiliyor muyuz? Bizler bu kaderi değiştirmek için burada, yeterince cesur muyuz?
Tarih, sessizlikle yazılmaz. Tarih, eylemsizliği bağışlamaz. 
Sessizliğimiz, yalnızca tarih önünde değil, halkın vicdanında da mahkûm olacaktır. 
Halkımız bizden; kutuplaşmayı değil uzlaşmayı, ayrılığı değil birlikteliği, çatışmayı değil çözümü bekliyor. 
Ortak insanlık değerleri üzerinden hareket ederek çözüme kavuşmayacak hiçbir sorun yok. 
Bu halka bir söz vermeliyiz: Bu düzenin yarattığı eşitsizlikleri kabul etmeyeceğiz. Halkın egemen olduğu, sömürüsüz bir toplum idealini bu Meclis’te, ete kemiğe büründürmek zorundayız, ki bu da
ortak akıl ve dayanışmayla olanaklıdır...
*
Ben yerine Biz olalım...
"Birlikten kuvvet doğar." demiş büyüklerimiz, öyle öğrendik...Peki,
Ortak akıl ve dayanışma nasıl sağlanabilir?
Vatan deyince toprak deyince ne anlıyoruz!
Devlet deyince, millet deyince ya da bayrak deyince...
Hak,hukuk, Adalet deyince...
Aç,susuz yaşanmıyor ki diyenleri anlıyor muyuz!
Kişisel ya da toplumsal gözle ,
Dünya haritasında  ülkemizin yerini gösteremeyen...
başkentimizi bilmeyenler var...
Cahiliz derken doğruları aktarıyoruz, ki 
Ortak akıl için çalışırken, eğitimi de ön plana almak zaruridir diye düşünüyorum.
*
Bakınız Prof.Dr.Cihan Dura ne diyor;
"Sorunlardan biri toplumdaki ulusal bilinç eksikliğidir. Tarih boyunca Türk milletine kendi benliği unutturulmuş, oluşması engellenmiştir...
Bu bilincin oluşmasının ilk koşulu; milletin kendini tanıması, ulusal benliğini bulmasıdır, ki  varlığını sürdürmesi, ilerlemesi, dünyada saygı görmesi için kesinlikle gereklidir. 
Geçmişte Arap kültürü, sonra Batı karşısında, Tanzimat’la başlayan değersizlik duygusu bu bilinci zayıflatmıştır.
Peki ne yapmalıdır? 
-Milletimizi iyi tanımak gerekir. Onun ruhu, tarihi, sanatı, gelenekleri doğru, bilimsel bir bakışla görülmeli, yazılmalı, anlatılmalıdır. 
-Özellikle gençlerde millî bir karakter yaratmak şarttır. 
-Çocuklarımızı ve gençleri yetiştirirken, onlara varlık ve birliği ile, hak ve görevleri ile ters düşen yabancı unsurlarla mücadele gereği aşılanmalıdır. 
-Milletimize yürüyeceği yolu gösterirken, dünyanın her türlü biliminden, bütün buluşlarından, ilerlemelerinden faydalanmalıdır; ancak asıl temeli kendi içimizden çıkarmalıdır. 
- Çocuklarımıza, gençlerimize, öyle bir millî bilinç aşılamalı ki, Türk olmaktan gurur duysunlar. 
Hocamız uyarıyor, dikkat çekiyor;
Bu sorun Milliyetçilik İlkesi’nin hayata geçirilmesinde önemli bir ihmalimiz olduğunun işaretidir.
Aydınların “Türk Milletini Yaşatmak ülküsü” yolunda yeterli gayret göstermediklerinin sonucudur.
*
Güçlü ya da zayıf olmak...

Bertolt Brecht demiş ki;
"Kapıların arkasında bölüşürler pazarı.
Çıkarları çatışınca,başlatırlar savaş.
İtişirler, didişirler,sürdürürler kavgayı.
En sonunda birleşirler,yerler yoksul hakkını."
Cevabı belli...
*
Osmanlı...
Battı, bitti,padişahı kaçtı, sonlandı...
Sonra,
Topraklarını savaşarak kim geri aldı ?
Size bağımsızlığı kim verdi ?
Size yeni devleti kim kurdu?
Osmanlı'nın borçlarını kim ödedi ?
Neden hala düşmansınız ve sevmiyorsunuz? diyerek sitem ediyor İsmet Orhan ve diyor ki;
O zaman,
Damarlarınızdaki kanın Genetiğini
düşünün ve sorgulayın !...
*
O,
ATATÜRK...
O'nu savunmak gereksizdir...
Zira, kimsenin erişemeyeceği yüksekliktedir...
Ne demişti, 
"Benim tek mirasım, akıl ve bilimsel düşüncedir..."
Diyorum ki;
"Bazen aynı dili konuşmak yetmez, bir de aynı yerden anlamak gerekir ." diyen T.S.Eliot çok haklı...
Son söz;
Cehaleti yenelim ki, felaketi yaşamayalım diyorsak,
"Aklımız, eğitimimiz,bilgimiz oranında çevremizi aydınlatmak zorundayız." ...
Haydi !...
09 Ocak 2025
Not: 
Paylaşımlarından esinlendiğim değerli 
Engin Turgut,Yahya Kemal Kaya, Ahmet Zorlu, Emre Kongar, Uğur Kaya, Muzaffer Kılıç, Uğur Yılmaz, Gülizar Biçer Karaca, Cihan Dura, İsmet Orhan ' a teşekkürler...

Suat Umutlu 
08 Ocak 2025


SUAT UMUTLU

10.01.2025 14:32:00

YAZARLAR


TGC’DEN 10 OCAK GAZETECİLER GÜNÜ AÇIKLAMASI

YÜREĞİR MİNİK YÜREKLER KREŞİ HİZMETE AÇILDI

ADANASPOR BU FUTBOLCULARLA YOLLARINI AYIRDI

Tuncay DAĞLI yazdı/ GAZETECİLER GÜNÜ VE GAZETECİLİK..

Aydın SİHAY yazdı/ 5 OCAK

EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİNE BAŞARI BELGESİ

YÜRTEĞİR’DE KIYMADA KANATLI ETİ ÇIKTI

ÇGC KUPASI MY CATHERİNE’NİN

DAĞCILIK FEDERASYONU’NA TEPKİ!

ÇUKUROVA’NIN POTANSİYELİNİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ

YILIN İLK KİTAP FUARI, ADANA’DA AÇILIYOR!

“HEKİMLERİ, HASTALARI MAĞDUR EDEN SİSTEMDEN VAZGEÇİLMELİ”

ADANA’YA 5 OCAK KURTULUŞ VE ÖZGÜRLÜK PARKI

SEYHAN BELEDİYESİNDEN SPOR ETKİNLİĞİ

OFİS HAYATI, KAS VE İSKELET SİSTEMİNDE ÇEŞİTLİ SORUNLARA NEDEN OLABİLİYOR!

CAMİLİ HÖYÜĞÜ ŞEHİTLİĞİ YENİDEN ZİYARETE AÇILDI.

ÇUKUROVA’DA OFF-ROAD FESTİVALİ