Başta, bölgemizde başlayarak yurdun birçok bölgesine yayılan “tarımsal don olayının” bilincinde miyiz? Öyle ya, akıl tutulması içinde olanlardan geçilmiyor! “Ne olacakmış” der gibi, bön bön bakışlarını uzaklara kaydıranlardan söz ediyorum! Tarım ürünlerinden “hiçbiri” geçtiğimiz sezon yakaladıkları verimi bulamayacak örneğin! Ağaç sürgüleri, sürgülerdeki meyveye duracak çiçekler kavruldu, yok oldu, kimi yerlerde ağaçları kuruttu!
Aklınıza ne geliyor şu anda bilmiyorum… Bazılarını saymak istiyorum; narenciyenin tüm türleri, elma, kiraz, badem, armut, fındık, üzüm, erik, dut… Tarla bitkilerinden buğdaygillerden tümü, domates, salatalık, soğan, patates, daha birçoğu “tarımsal don olayından” etkilendi! Her bölgenin kendine özgü bahçe bitkileri kurudu… Olacakların öngörülememesi sorunu daha da büyütecek!
***
Her tarımsal üretim yapılan yerde “üreticileri” de vardır! Bunlar güçleri yettiğince “girdileri” karşılamaya çalışırken, birçoğu da “hasada” borçlanarak işlerini yürütürler! Narenciye üreticisi de öyledir, buğday üreticisi de öyledir, fındık üreticisi de, soğan/ patates üreticisi de… Hasat ne denli verimli olursa, girdiler ne denli en aza indirilirse, ne denli yeterli fiyat verilirse o denli mutlu olurlar, o denli işlerine sarılırlar, o denli bir sonraki yıl için hazırlık yaparlar!
Üretici buğdayını ekti, narenciye/ fındık/ elma bahçelerinde ilaçlamalar yapıldı, gübresi atıldı… Soğuk kış günlerinde değil; “tam da kış bitti” denecek, “ilkyaz geldi” şenlikleri yapılacak, ağaçların çiçeğe durduğu/ tohumu toprağı araladığı aylarda “tarımsal don olayı” ile karşı karşıya kalmak… Bu olgu “üretici” için yıkım demektir! Hiçbir “beklentisi” olmadan “borçlarla” karşı karşıya karşıyadır artık!
***
Tarım Bakanlığı’nın görevi, “gıda üretimi, güvenliği ile güvenirliği, kırsal kalkınma, toprak, su kaynakları ile biyoçeşitliliğin korunması, verimli kullanılmasını sağlamak” diye açıklanır. Evet, “gıda üretimini, güvenilirliğini sağlamak”… “Gıda üretimini sağlamak” için öncelikle “üreticinin” üzerine abanan “gelecek kaygılarını” azaltmanız gerekir! Üretimde kullanacağı girdileri kullanırken zorlanmaması, ekimden hasada değin süren zamanda “elini havaya açıp” beklememesi, “zarar eder miyim/ ürün hasadında sorun yaşar mıyım” diye uykularının bozulmaması gerekir! Üreticilerin, Tarım Bakanlığı’na güvenmesi gerekir, zorluklarında destekleneceklerini bilmesi gerekir!
Ülkede çok sorunlar yaşandı, tarımda her geçen gün daha çok dışarıya bağımlı gelindi, yerli üreticiler hasat döneminde sıkıntıya sürüklendi; üretici başka şey de görmedi! Şeker fabrikaları vardı, üç kuruşa peşkeş çekildi, ardından pancar üreticileri ürettiklerini satamaz oldu, ardından ülkenin şeker tüketimi “daha pahalıya” dışarıdan sağlanmaya başlandı, aynısını hangi ürende yaşamamız olası değil ki?
***
Başta, bölgemizde başlayarak yurdun birçok bölgesine yayılan “tarımsal don olayı” ile önceden beri gelen “tarımsal umursamazlık” nedeniyle, önlemler alınmazsa “bu günler iyi günler” demek olası! Bahçede, tarlada ürün yok, ancak üretici borçlu; bunun anlamının “ne” olduğunu bilmeyen yok kanımca! Üreticiye uzun vadeli tarımsal krediler verilmedikçe, olan borçları ötelenmedikçe, önceki borçların faizleri silinmedikçe, tarımsal sigorta kapsamı genişletilmedikçe, üreticiye açılan icralar durmadıkça sorun daha da büyüyecektir!
Şunu da ek bilgi olarak vermek gerek: bir yıl içerisinde üçbine yakın üreticinin tarlası, yüzün üzerinde üreticinin traktörü, onlarca üreticinin Malta keçisi icra yolukla satışa çıkarılmış! “Tarımsal don olayı” ile hangi narenciye bahçesi, hangi buğday tarlası satışa çıkacaksa artık… Tarımsal kaygıların artması istenmiyorsa bugünden önlemini almak gerek!