Tarsus’ta bir grup ekolojik tarım savunucusunun kurduğu, kökeni İtalya’ya dayanan “Slow Food” (Yavaş Gıda Pazarı) diğer adıyla Yer Yüzeyi Pazarı tarafından ekolojik tarım ve toprak ekolojisi konusunda konuşma yapmak üzere 9 Mart 2025 günü Tarsus’ta hoş birkaç etkinliğe katıldım. Kentin merkezi yerinde, hareketin önlüklerini giymiş, son derece temiz giyimli, organik ürünler üreten ve pazarlayan ekoloji duyarlılığı yüksek insanlarla tanıştırıldım. Ürünlerini pazarlayan üreticiler ürünlerinin geldikleri yerleri ve üretim yöntemleri hakkında bilgiler verildi. Bu arada Çukurova Ziraat Fakültesi mezunu birçok meslektaşımızın da organik ürünler pazarında ürettiklerini pazarladığını gördüm. Meslektaşlarımızın kendi inisiyatifleriyle yaratıcılıklarını ortaya koymalarından dolayı onları tebrik ettim ve çok gururlandım.
Neden Organik Ürünlere İlgi Artıyor
Daha sonra içinde Tarsus Tarım Müzesi ve gösteri merkezinin de bulunduğu restore edilen nezih salona geçtik. Üreticiler ve çevreden inşaların dikkatlice dinledikleri konuşmam sonrası bilinçli sorulan soruları ve talepleri olan üretici ve tüketiciler ile sohbet ettik. Davetlerinden dolayı önder çiftçi Eren Erdem ve hareketin yöneticisi Yasemin Lokmanoğlu’na teşekkürlerimizi ilettim.
Konuşmamın ana teması, neden ekolojik/organik ürün talebinin oluştuğunu anlatmaya çalıştım. İnsanın tarım yapmaya başladığı binlerce yıllık geçmişinden yakın geçmişe kadarki düşük girdili üretim sisteminden endüstriyel tarıma geçişi ve sonrasında bozulan ekosistemin çevre ve gıda zincirindeki etkilerini anlatım. Yoğunlaştırılmış endüstriyel tarımın toplum sağlığı üzerindeki etkilerinin doğurduğu ekolojik yaşam anlayışı ve ekolojik ürün talebinin oluştuğunu işledim. Ekolojideki biyoçeşitlilik kaybının toprak sağlığının bozulmasına neden olduğunu ve bunun da zincirleme sağlık ve sosyal olaylara ve sonuçta yoksulluk, kan, gözyaşı ve göçlere kadar varan zorlu süreci örnekleri ile anlattım. Bu bağlamda düşük girdili üretim, yer yüzeyi pazarı, organik ve ekolojik ilkelere uygun üretimin desteklenmesi gerektiğini vurguladım.
Ayrıca yürütücüsü olduğum Shering-MeD ve SUS-SOIL projelerinin de temelde agroekolojik üretim yöntemlerinin daha çok uygulanmasını savunduğunu belirttim. Toprağın sağlığını ve üretkenliğinin sağlanmasının geleceğin gıda güvencesi için önemini anlatarak üreticilerle hoş bir hafta sonu etkinliği gerçekleştirdik. Torak ekosistem ve gıda güvencesinin uzun süreli kondurmasının etkilerini işledim.
Tarsus’ta Sanat Rönesansı mı Yaşanıyor
Konuşmamın ardından tekrar satış stantları gezerek birkaç ürün satın aldık. Daha sonra eski bir tekstil fabrikasının binalarından birinde düzenlenen “Çukurova Resim ve Sanat Galerisi” ve sergi atölyesi etkinliğine geçtik. Sevgili Sema Tüfekçi öğretmenimin resim ve resim sanatı konusundaki anlatımı ve rehberliğindeki sergiyi gezdik. Ressam ve öğretmen Sema Tüfekçi ile soyut düşünme ve resim üzerine konuşmalar yaparak resimleri inceledik. Kaderine terk edilmiş eski bir fabrikanın binalarında, fabrika çalışanlarından ressam Sayın Lütfi Hasoğlu’nun katkıları ve yaptığı resimlerle adeta bir kültür ortamı yaratılmış. Lütfi Bey ve Sema öğretmen gibi sanatı topluma benimsetme çabasında olan bireysel çabalarıyla Tarsus’a sanat etkinlikleri konusunda ciddi destek sağlamışlar. Bugün Tarsus’ta gerek yer yüzeyi pazarı, gerekse resim sergisi gibi faaliyetlerin belediye tarafından desteklenmesine rağmen, kişilerin tutumu ve girişkenliğinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Etkinlikleri ve ilgiyi görünce geçmişin tarih, kültür ve felsefenin işlendiği Tarsus’ta adeta yeniden rönesansı mı yaşanıyor! Katkısı olan birey ve kurumları candan yürekten kutluyorum.
Tarsus’a Yakından Tanımak Gerekiyor
Türkiye’nin birçok kentinden daha eski olan Tarsus’un girişimci ve öncü insanlarının çabalarıyla kent daha yaşanabilir ve tanınır bir hale gelecektir. Bu bağlamda Tarsus’un kültürel geçmişi, felsefesi, sanatı, arkeolojisi ve zengin yemek kültürü incelenmeye değer. Bir zamanlar denizin kıyısındaki liman kenti olan Tarsus, bugün denizden 20 km içeride kalmış. Çukurova’nın bereketli toprakları kadar Torosların eteklerindeki doğal endemik bitkileri, lavanta, kekik ve çamların sardığı bölgede çok zengin bir ürün çeşitliliği ve yemek kültürü mevcut. Bu bağlamda düşük girdili ürün pazarı önemli bir örnek teşkil ediyor. Aratos’un kenti Tarsus’un tarih, sanat, toplumsal gelişme yanında tarımsal üretim ve topraktan gelen lezzetleri açısından da biraz daha incelenmeye değer olduğunu düşünüyorum. Daha önce birkaç konuşma için Tarsus’ta yaşatılan Aratos Felsefe okulunu da unutmayalım. Ancak hep iş ve zaman baskısı nedeniyle kentin merkezi dışında çok gezme ve inceleme şansım olmamıştı. Sevgili Sedat Tüfekçi hocam (doktora çalışmasını bizim rizosfer laboratuvarında yaptı), tarihi ve turistik gezilecek yerleri olduğunu söyleyerek beni gezmeye davet etti. Gelecekte Sema ve Sedat Tüfekçi arkadaşlarımın davetine uyarak Tarsus’u daha detaylı gezmek gerekiyor.
Yeniden Yer Yüzeyi Pazarı ve “Slow Food” hareketinin yöneticilerinin ekolojik yaklaşıma dayalı üretim modelini izlemek ve örnek almak üzere çabalarına katkı sunmayı öneririm. Ekolojik yaşamı çoğaltalım, katkı sunalım ve kendimizde ekolojiyi daha iyi koruyalım.
9 Mart 2025 Adana
İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi. iortas@cu.edu.tr