TİMSAH GÖZYAŞLARI

“Timsah Gözyaşı” diye bir kavram var.İnsanların gösterdiği samimiyetsiz veya asılsız pişmanlık,ya da üzüntü anlamında kullanılıyor. 

“Timsah Gözyaşı” diye bir kavram var.İnsanların gösterdiği samimiyetsiz veya asılsız pişmanlık,ya da üzüntü anlamında kullanılıyor.   

Kavramın kökeni Eski Mısır’a kadar uzanıyor. Bir zamanlar Nil Nehri kenarında yaşayan insanlar, ani timsah saldırılarına uğrarlarmış.  Bu saldırılar, Nil Vadisi boyunca her yerde büyük tehditmiş.   

Aynı zamanda, timsahlara olağanüstü saygı duyulur ve bu hayvan eski Mısır tanrılarından Sobek ile simgelenirmiş.

Aslında timsahlar gerçekten gözyaşı dökerlermiş. Bunun sebebi de, suyun dışında fazla, gözlerinin kuruması ve gözlerini nemli tutmak için gözyaşlarını akıtması imiş. Yani  hayvanın kendini koruma güdüsü.

Zamanla, timsahların kurbanlarını bu “sahte” gözyaşlarıyla kandırdığı ve onlara saldırmadan önce, masumiyetlerini belirtmek için ağladıkları inancı başlamış.

Saldırı öncesi gözyaşlarıyla kurbanlarına bir “tuzak” kurduğuna inanan insanlar tarafından, bu kavram yıllar boyu sahte duyguların tanımlanması için kullanılır olmuş.

Bu kavram, Antik Yunan’da da o kadar popüler olmuş ki,  Yunan tarihçisi Plutarch yazılarında bunu, timsahların yaşamadığı ülkeler için bile kullanmış ve kavram  Orta Çağ'a kadar gelmiş. Hatta, William Shakespeare bile “timsah gözyaşları” kavramını eserlerinde kullanmış.

Son yıllarda, Timsah Gözyaşları uygulamasının en çok Türkiye’de ve politika alanında gerçekleştirildiğini sanıyorum.  Pirim yapıyor olmalı ki, gittikçe politik tabana yayılıyor. Kendisinin aklına gelmese bile patron ağlayınca, ağlaması gerektiğine inananlar çoğaldı. Hatta neye, kime, niçin ağladığını bilmeseler ve bazen gözden yaş gelmese bile, gelmiş gibi mendilini hazır bekletenler bile var.

Patrona saygısızlık etmemek için aynı timsahın gözyaşı dökmesi gibi, anlamadığı fıkraya gülmek de var. Patron bir fıkra anlatıyor, istisnasız herkes gülüyor. Komik olup olmaması, dinleyip dinlemediği, dinlese de konuyla bir bağ kurup kurmadığı da önemli değil. Patron anlattıysa gülünecek. Patron komik olmayan fıkra anlatır mı?

Mesela patron desin ki,”Bir gün Nasrettin Hoca gölün kenarına gitmiş, elinde bir kap yoğurt, sormuşlar, ne yapıyorsun,” diye. Yetti işte. Sanki dünya da ilk kez duyuluyormuş gibi.

Bazen kızıyoruz ama aslında çok zor bir zanaat bu politikacılık. Ortama, kişiye göre ağlayacaksınız da, güleceksiniz de.

ONLARA KOLAYLIKLAR DİLİYORUM.

  • NE DE OLSA BİZİM VEKİLLERİMİZ. AĞLAMASI DA GÜLMESİ DE BİZİM İÇİN.

 

 


İfral TURGUT

20.02.2025 16:28:00

YAZARLAR


YUMURTALIK BELEDİYESİ’NDE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ

GÜNÜN FOTOĞRAFI/ 1986 YILI ADANA

ADANA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ PYK TOPLANTISI

Düzgün COŞKUN yazdı/ TEKİN'DEN YENİ BİR YEREL YÖNETİM HAMLESİ

BİRLİK GRUBU DA MALİ MÜŞAVİRLER ODASINA TALİP

FAS’IN 25 TURİZM ACENTASI ADANA’DA

GENÇ İLETİŞİMCİLER YARIŞMASI ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

SEYHAN’DA ŞEFFAFLIK VE HESAP VEREBİLİRLİKTE YENİ DÖNEM

ÇUKUROVA BELEDİYESİ PARKINA SALDIRI

“DOĞADAN SANATA EVRENİN RİTMİ” SERGİSİ

TGC BASIN MÜZESİ’NDE ÜÇ YENİ SERGİ BAŞLIYOR

SAİMBEYLİ İÇİN ORTAK AKIL ÇALIŞTAYI

SEYHAN BARAJ GÖLÜNDEKİ İŞGALE SON VERİLİYOR

HERKESİN DEPREM ÇANTASI HAZIRDA BULUNDURULMALI!

SKOLYOZU ÖNLEMEK İÇİN 7 TAVSİYE

“ŞİDDET POLİTİKACILARIN KULLANDIĞI DİL YÜZÜNDEN ARTIYOR!”

9. ULUSLARARASI ADANA LEZZET FESTİVALİ 10-11-12 EKİM’DE