Başından beri Maltepe mitingini talip ediyorum. Aklımdan neler neler geçiyor. Almanya da ayni zulmü yaşamış, aynı bedelleri ödemiş, aynı tepkileri göstermiş. Gençlere bakıp uzun zamandan beri gurur duyuyorum. Bugüne kadar tepkilerini gösterirken asaletlerini hiç bozmadılar. Galiba sonuç alıncaya kadar da tavırlarından vazgeçmeyecekler.
Hadi, tarihe bakalım.
Almanya’da Naziler iktidar oldu; demokrasi sizlere ömür. Dr. Joseph Goebbels’in liderliğindeki Nazi Propaganda Bakanlığı, gazete, dergi, kitap, halk mitingi ve toplantısı, sanat, müzik, sinema ve radyo gibi Almanya’daki her türlü iletişim aracının kontrolünü ele geçirdi. Herhangi bir şekilde Nazi inançlarına, ya da rejime karşı tehdit oluşturan görüşler sansüre uğradı, ya da tüm medyadan kaldırıldı.
1933 baharı boyunca, Nazi öğrenci örgütleri, öğretim üyeleri ve kütüphaneciler Almanlar tarafından okunmaması gerektiğini düşündükleri kitapları içeren uzun listeler hazırladı. Daha sonra, Almanya’daki tüm kütüphaneler ve kitapçılar basıldı. Naziler gece meşalelerle geçit törenlerinde yürüdüler, şarkılar söylediler Bir gecede meydanlarda 25.000’den fazla kitap yakıldı. Bunlardan bazıları Albert Einstein ve Sigmund Freud gibi Yahudi yazarların eserleriydi.
Nazi sansürcüleri, sağırlığının ve körlüğünün üstesinden gelen ve saygın bir yazar olan Helen Keller’ın kitaplarını da yakmıştı. Kitaplarının yakıldığı kendisine anlatıldığında Keller şöyle demişti: "Tiranlık, fikirlerin gücünü bozguna uğratamaz."
Nazi fikirlerinin yayılmasında okullar da önemli bir rol oynadı. Bazı kitaplar sansürcüler tarafından sınıflardan kaldırılırken, öğrencilere partiye kör bir şekilde itaati, Hitler sevgisini ve Yahudi karşıtlığını aşılamak için yeni yazılmış kitaplar getirildi. Okul sonrası mitinglerinde öğrencilere Nazi partisine sadakat eğitimi veriliyordu. Gençler hem okulda hem de okul sonrasında Adolf Hitler'in doğum günü, iktidara gelişinin yıldönümü gibi günleri kutluyordu.
Hitler’in başyardımcılarından Goebbels ve Fırtına Birlikleri Berlin’deki Erich Maria Remarque’ın romanından sinemaya uyarlanan "Garp Cephesi’nde Yeni Bir Şey Yok" adlı filmin galasını dağıttı. Nazi protestocular filmin gösterimini durdurmak için sis bombaları ve aksırık tozu attı. Filmin kesilmesine karşı çıkan seyirciler dövüldü.
Roman, Naziler arasında hiçbir zaman sevilmemişti, çünkü savaşın zalim ve saçma yanını anlatmasını Almanların özüne uygun bulmuyorlardı. Sonuçta film yasaklandı. Remarque 1931’de İsviçre’ye göç etti ve Naziler de Remarque’ı Alman vatandaşlığından çıkardı…
Sonuca giden her yolun mübah olduğunu düşünenler, o yolun ahlaki ve yasal olup olmadığına bakmazlar. Daha önce denenmiş ve başarılı olmuş bir yöntem varsa yenisini bulmaya da çalışmazlar. Ama başlıktaki gerçeği asla silemezler.
"TİRANLIK, FİKİRLERİN GÜCÜNÜ BOZGUNA UĞRATAMAZ."