Adana'nın bu en eski pavyonunun ışıltılı kapısından 18 yaşımı tamamlasam da ben de girsem diye hep hayal ederdim.
Ama ne 18 yaşımdan ne de 28'imden sonra kısmet olmadı.
Hatta 38'de de olmadı.
48'ime geldiğimde de bende heyecan kalmadı.
Babam duyar diye korkmuştum sanırım.
Aşağıdaki fotoğrafta kapısının briketle örülerek kapatıldığını gördüğünüz Turan pavyon, Arasta'ya yakın Konak Otel'in güneyinde kısa bir geçitin sonunda iki katlı bir binaydı.
Girişte geceleri ışıl ışıl yanan renkli bir tabelası vardı.
Babamın yaptığı bir tabelaydı.
Giriş kapısı da renkli lambalarla çevriliydi.
Kapısında omuzunda sarı sırmaların olduğu kırmızı ceketli, esmer birinin durduğunu anımsıyorum.
Kaldırım kenarına koydukları panolarda şarkıcıların, türkücülerin, dansözlerin fotoğraflı afişleri olurdu.
Hamiyet Yüceses'in, Aziz Şenses'in, Safiye Ayla'nın, İzzet Altınmeşenin, Abdullah Yüce'nin isimlerini görmüştüm.
Pamuklar toplanıp, satıldıktan sonra ağaların sıkça ziyaret ettikleri bir yerdi Turan pavyon.
Böyle bir ağanın yanındaki bir masaya kurulup viskimi yudumlarken dansözlere para basmayı hayal ediyordum ya olmadı.
Maalesef sadece hayalde kaldı.
Dün, bir yangın sonucu çatısı çökmüş, harabeye dönmüş bina bana bu yazıyı yazdırdı.
Evet hüzünlendim ve üzüldüm.
Hem de çok.
Yandığı için mi yoksa kapısından içeri adımımı atamadığım için mi?
İşte ona karar veremedim.
Ne dersiniz?
Aydın Sihay