TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu dün (11 Temmuz) toplandı ve Ömer Aras başkanı olarak ilk konuşmasını yaptı. Aras, ülkenin geleceği konusunda ciddi kaygılar taşıyan herkesin feryadına tercüman olarak. “Ülke Olarak Değişimi Kaçırmayalım“ başlıklı konuşmasında, Yeni Maarif Modelini ülkemizi geleceğe hazırlama kapasitesinde görmediklerini, eğitim sisteminin vasıfsız üniversite mezunları değil becerikli gençler yetiştirmesi gerektiğini söyledi.
Bana göre de, getirilmek istenen değil, dayatılan ve halkın endişelerini içeren şikayetleri asla göz önünde bulundurmadan bir misyonun ve cihadın gereği olarak yasallaşacak karar, yeni bir sistem değil Türk Milli Eğitimine ve tüm ülkenin geleceğine bir yobaz saldırısıdır.
Ömer Aras, “Günümüzde hüküm süren sert değişim rüzgarlarında güçlü olmak yetmez aynı zamanda dayanıklı da olmak gerekir. Hem güçlü hem dayanıklı olmak için problemlerin doğru teşhis edilmesi gerekir,” diyerek “Bugün sahip olduğunuz kaba güce güvenerek, her şeyi yapabileceğinizi zannediyorsunuz. Güçlü olduğunuz kadar dayanıklı değilsiniz. Problemlere de akılcı teşhislerle yaklaşamıyorsunuz. Dikkatli olun, bu değirmenin suyu bir gün kesilecek,” demek istemiştir.
Önyargılarımızdan kurtulup yeni politikalar üretmemiz ve uygulamamız gerektiğini söyleyen Aras, Anayasa Mahkemesi ile ilgili tartışmaları hatırlatarak, Anayasa’nın üstünlüğü ilkesinden asla taviz vermememiz gerektiğini söyledi. İnce bir mesajdı, anladılar mı bilmem ama aslında söylediği şuydu: “Her konuda ön yargılısınız. Hep burnunuzun doğrultusunda gidiyorsunuz. İcraatlarınız menfaatlerinize uyuyorsa Anayasayı bile dinlemiyorsunuz. Biz Anayasa ve Hukukun Üstünlüğü konusunda taviz vermemeye kararlıyız.”
Eğitimi en önemli mesele olarak gördüklerini belirten Aras, dünyada rekabet edebilmek için siyasi görüş ve inanç bazlı değil, bilim ve bilgi bazlı eğitilmiş, işgücüne ihtiyaç bulunduğunu da ifade etti. Yani demek istedi ki, “Kendi inanç ve değerleriniz doğrultusunda eğitimi tanınmaz bir kılığa büründürdünüz, ülkeyi 1400 yıl geriye götürdünüz. Bu çağdışılık ve inançlarınız bilim ve bilgi bazlı eğitilmiş insan değil, biat toplumu yaratıyor.”
Aras, “Eğitim sistemimiz vasıfsız üniversite mezunu değil, iş dünyasının aradığı becerilere sahip gençleri yetiştirmelidir,” uyarısında bulunarak; “Neredeyse köylerde bile üniversite açtınız. Buralardan mezun ettikleriniz çağın gereklerine uygun bilgili gençler değil. Biz bunlara sanayimizde görev verme konusunda kuşkulu ve ümitsiziz.
Aras ayrıca, “Yeni Maarif modeli, hazırlık süreci, ilgili kurumlardan geri bildirim ve alınan geri bildirimleri dikkate alma konularında sınıfta kalmıştır,” diye açık açık söyledi. “Yani her konuda yetkili, hiçbir konuda sorumlu olmayan mantığınızla yine burnunuzun dikine gittiniz. Bu Maarif Modelinin hiçbir akılcılığı ve geçerliliği yoktur.”
Aras ayrıca bir de örnek verdi: “Güney Kore gibi ülkeler eğitim ve Ar-Ge’ye verdikleri önem sayesinde teknoloji üretmeyi başardılar ve kendilerini bir üst sıraya taşıdılar. Biz ise hep ikinci halkada kaldık. Teknoloji üreten, yeni teknolojileri kullanarak geliştirdiği katma değerli ürün ve hizmetleri dünyaya satabilen bir ülke olalım.” “Eh umarım bari bunu anlamış olsunlar.”
Konuşma aslında daha uzun. Ben sadece bu kadarını aldım ve kendimce yorumladım. Umarım büyük hatalar ve yorumlar yapmamışımdır. Farklı düşünceleri de dinlemek isterim.
KONUNUN ÖZETİ ŞU: BU MAARİF MODELİYLE ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİNİN BİLE GERİSİNDE KALIRIZ.
ÖYLEYSE.
