Amerikalı bir antropolog, Güney Afrika’da, ilkel toplumlardaki insan davranışları konusunda çalışmalar yapmaktadır. Denekleri bir kabilenin küçük çocuklarıdır. Deney gereği bir oyun oynayacaklardır.
Bir ağacın altına çeşitli meyveler koyar, çocukları belli bir mesafeye dizer ve o ağaca ilk ulaşanın meyveleri yemek hakkına sahip olacağını söyler.
“Hadi başlayın,” deyince, çocukların büyük bir hızla ileri fırlayacağını düşünür. Esas amacı ilk gelenle arkadan gelenlerin davranışları incelemektir.
Ama yarış hiç de düşündüğü gibi olmaz. Bütün çocuklar el ele tutuşur, uygun adımlarla ağaca ulaşıp, meyveleri hep beraber yemeğe başlarlar.
Şaşıran antropolog, neden böyle yaptıklarını sorunca çocuklar,”Ubuntu yaptık,”derler. Antropolog ubuntunun ne olduğunu sorunca aldığı cevap karşısında daha da şaşırır. Çocuklar der ki,”Ben biz olduğumuz için benim. Diğerlerimiz mutsuz iken nasıl olur da birimiz o ödülü yiyebilir ki?”
Ubuntu Felsefesi tarihine yazılı kaynaklarda ilk defa 1846 yılında rastlanır, ama uygulanması daha eskiye dayanır. Ubuntu belki de “Afrika Hümanizmi” diye adlandırılabilir. Felsefenin temel fikirleri satır başlarıyla şöyle:
Biz başkalarından iyi olabilmek için, ilk yapılacak şeyin onların bizden kötü olmasını sağlamak olduğunu düşünmeye başladık. Onlarsa,“Hızlı gitmek istiyorsan yalnız git, uzağa gitmek istiyorsan birlikte git,”diyorlar.
KİM DAHA UYGAR VE İNSANCIL?