UMUT (LU) SUN !...

"İnsanlara boyun eğdirmek isteyenin kulağı sağırdır." Albert Cam

"İnsanlara boyun eğdirmek isteyenin kulağı sağırdır."
Albert Camus
*
Türk Milleti...
Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir, milliyetinden uzaklaşmanın çok acı sonuçlarını da cezalarını  da gördük.Osmanlı devleti içinde yaşayan çeşitli milletler, milliyetlerine sarılıp kendilerini kurtarırken...Biz, ne olduğumuzu da onlardan öğrendik;
Kuvvetimizi yitirdiğimiz anda bizi aşağıladılar..."
Böyle diyor, büyük liderimiz Atatürk...
Ekliyor, "Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim..." diye...
Anladık mı acaba diye soralım;
Kabahatimiz ,kendimizi unutmamız olabilir mi?
*
Atatürk, tarihte görülmüş birliklerin en üstününü kurmak istiyor, yani Büyük Türk Devletleri Birliği'ni ... Ancak,
Kurtuluş Savaşı yeni bitmiş,gelir yok,para yok...Buna rağmen  bütçeyi zorlar ve Türkiyat Enstitüsünü kurup Prof. Fuat köprülü'yü görevlendirir ve
"Bilgili ve zeki arkadaşlarınizı toplayın, gitsinler Asyadaki Türk yurtlarıyla dostluk kursunlar, ortak kültür, tarih ve dil konularında arastırma ve işbirliği yapsınlar" der...
Ardından Türk Dil Encümeni'ni kurarak,dilimizdeki yabancı sözcükleri çıkarmış ve Türkçe karşılıklarını yerleştirmiştir. Hatta her ilde "kelime kolları" da kurdurur, görevli öğretmenler de Türkiye'nin tüm köylerini, evlerini dolaşır,özellikle yaşlı insanlarla ilişki kurup  kullandıkları sözcükler içinde dilimize uygun karşılıkları olan sözcükleri de Ankara'ya Dil Encümeni'ne gönderirler.
Böylece asırlardır Arapça, Farsça ve Fransızca'nın egemenliğinde esir edilen Türk dili kurtarılmış ve zenginleştirilmiştir.
Unutmayın,
Dil ve Tarih şuuru olmayan toplumları,dışarıdan saldırıya gerek olmadan yıkmak mümkündür. 
Kendiliğinden yıkılır hatta kendi kendilerini yıkarlar.

Bugün Türk tarihinden ve Türkçeden uzaklaştırma çabası ise organize bir yıkım savaşıdır. 
Tüm dini kurumlara, basına, iletişim araçlarına, eğitim kurumlarına, pop müzik endüstrisine, popüler kültürün tüm kollarına bu görev verilmiş gibi... Gerçekten kendi aramızda konuşurken bile ağzımızdan çıkan her cümlenin yarısını ingilizce kelimelerle doldurma cahilliğimiz bu yıkıma teslim olma göstergesi değil midir?
Bunun sonucu ne mi olmuştur!
Açlık, sefalet, cahillik, terör ve savaşlarla baş başa kalmaktır yani yaşadıklarımızdır.
Bakınız,
Atatürk'ün yaptıklarından ve tavsiyelerinden uzaklaştığımız için, bugün 40 bin kişinin katiline, gel bizi kurtar, olmayan terörü durdur ne istersen yapacağız diyenleri alkışlamıyor muyuz, bir sorun kendinize...
*
Din ve ahlâk üzerinden de bir bilgilendirme yapalım mı...
Hz. Adem'den beri iki tür Tanrı anlayışı gelişmiş;
Biri, güçlünün yani yönetenlerin Tanrı anlayışı.
Diğeri ise ezilenlerin yani biz yönetilenlerin Tanrı anlayışı...
Unutmayın, her dönemde, her uygarlıkta bu farklı din ve Allah anlayışı devam etmiş ve iktidar sahibi kitleler, Allah'ı kendi iktidarlarını devam ettirecek şekilde ve yönetilenlerin de itirazsız itaat etmesi üzerine tanımlamışlar.
Böylece yönetene sadakat, hakkına razı olma, verilenle yetinme, yaşadıklarının kader olduğuna inandırma şeklinde bir Din oluşturup bunlara bir de katı ibadet şekillerini de ekleyerek idareyi kolaylaştırmışlar.
Oysa ezilen ve yönetilen halkın Tanrı'dan ve dinden beklentisi haktı, adaletti, eşitlikti, yardımdı, sevgiydi, dürüstlüktü, paylaşımdı, öyle değil mi...
Yani yönetilenler için Allah inancı; 
Ezilmemenin, soyulmamanın, zulme uğramamanın güvencesi olmasına rağmen dini ve siyasi yöneticiler, bu beklentiyi hiç bir zaman karşılamadıkları gibi 
yaptıkları tüm haksızlıkları, kötülükleri kendi ürettikleri din anlayışı içinde masumlaştırarak halkı uyutmaya devam etmiş, bu aldatmaca halen dünyanın her yerinde  artarak devam etmektedir,  ne yazık ki...
Yönetilen insanlar, bu farklı din tarihini bilmeli ve öğrenmeli... Gerçek adalet ve eşitlik Tanrısına sarılarak  bu aldatmacalara kanmamalı, zira oralarda üretilen din ve tüm kuralları sahtedir. Ne diyor liderimiz;
"Bizi yanlış yola sevk eden habisler, biliniz ki çok kere din perdesine bürünmüşlerdir. (Atatürk,1923, Adana)
*
İmamı Azam Ebu Hanife'yi tanır mısınız bilmiyorum. O'nun görüşleri, doğru ahlak ve din bilgisi, Türklerin din anlayışına daha uygun geldiği için  Hanefi Mezhebini benimsemişiz fakat  doğru öğreten  olmamış. Zira olsaydı, bugün dinden para kazanan, makam, mevki sahibi de kalmaz, Ülkesi ve milleti aleyhine, düşmanla işbirliği yapan da olmazdı. Hatta, bugünkü tüm tarikat, cemaat ve mezhep yapılanmalarının da büyük günahlar ve suçlar içinde yoğrulduğunu da anlarlardı, diye düşünüyorum.
*
Bakınız!
Türkiye'deki Müslümanların tamamı, 24 saat gece gündüz dua etse,günde 5 defa hatim indirse,70 sene secdeden kalkmasa,ömür boyunca kazandıkları servetlerin tamamını, Atatürk düşüncelerini, mücadelesini yaşatmak için harcasalar,yine de Atatürk'ün Müslümanlığa ve insanlığa yaptığı hizmetin hakkını ödeyemezler.
Ve bugünden sonra Müslümanlar, dünyanın her yerinde, profesyonel sahtekar soyguncu siyasi ve dini temsilcileri elinde sefalet ve sürgünlerde sürünmek istemiyorlarsa, derhal Atatürk'e sarılmalıdırlar.
Bunun dışında kurtuluş yoktur. 
*
Hatırlatalım, bir kez daha...
Çocuklarınızı emanet edemeyeceğiniz insanlara;
Din'inizi, camilerinizi, ülkenizi emanet ettiniz.
Eğitiminizi emanet ettiniz. 
Ekonominizi, kültürünüzü, devletinizi emanet ettiniz.
Doğru emanet ettik, zira Devletimize güvenmeyip de kime güvenecektik, içinden liyakatsizleri atın yine güveneceğiz.
Ama olmayınca olmuyormuş...
Nasıl bir sonuç bekliyorsunuz, son günlerde yaşadıklarımızdan?
Mesela;
Terörist başı Apo'yu çağırıp , ne dersen onu yapalım , ülkeye senin kadar zarar veremedik, en büyük kötü sensin, başımıza sen geç dediler.
Kürt halkı; gayrı resmi temsilcileri eliyle
ve İsrail'in güdümündeki siyasetçileri aracılığıyla, Türkiye Cumhuriyeti ile tarihi bağlarını koparmaya karar vermiş gibi olmuyor mu!
Bundan sonraki siyasi ve ekonomik bağlarını, BOP projesi kapsamında, İsrail'den gelecek talimatlara göre yürütmeyecekler (mi)!...
Bu hedef, iktidarımızın da zaten ilk günden beri amacı mıydı ,Bop projesinin eş başkanlarından biri olması bunu mu gerektiriyordu... Bir taraftan acaba diyorum , diğer taraftan ise böyle bir şey olmaz, olamaz diyebilmeyi istiyorum.
Bakınız, köklü milliyetçi partinin başkanı sürpriz yaparak, depara kalktı , öne geçiverdi, tabii ki geride Atatürk'ün kurduğu CHP tarafı da var, ancak, Türkiye Cumhuriyetini kuran bu partinin yönetimi, hem devletimizi parçalamak için kurulmuş,40 bin Türk evladını katletmiş, ülkeyi maddi zarara  uğratmış ayrılıkçı siyasetle yol arkadaşlığına başlamış, hem de ülkenin millli egemenliğini, dini masumiyetini ve rejimini değiştirmekle görevlendirilmiş olan tarikat ve cemaatlerle her seçim döneminde yoldaşlık kurmuş olup halen bu tarihi yanlışta da ısrar ediyorlar, anlamak ozan ve mizana da uymuyor.

Türkiye'yi yok Abdullah yönetsin, Ekmeleddin yönetsin olmadı Davutoğlu yönetsin diyerek ya da Şeyh Sait-Seyit Rıza ikilisi yönetsin gibi  felaketler karşısında isyan etmeyenler bu sonuca destek vermiş, Türk milletini kör kuyularda merdivensiz bırakmışlar, demektir.
Herşeye rağmen, CHP'ye oy verenlerin, tüm baskılara ve yanlış yönetimlere rağmen, Atatürk milliyetçiliğinden asla vazgeçmeyeceği aşikar...Biliyoruz, inanıyoruz... Zira, geride; kendi milli egemenliğinden vazgeçmeyen, Atatürk'ü ve Cumhuriyeti korumaya çalışan CHP seçmeni ile, 'Apo'ya özgürlük'  çukuruna düşmemeye kararlı milliyetçi kitleler mevcuttur, diye umut taşıyoruz ve herkesin aklını başına toplaması ve görmesi gerekir...
Büyük Ortadoğu Projesi siyasetini yürüten küresel bir irade var. Türkiye'de  bir kısım partileri de siyasetçileri de , Apo'nun arkasında buluşturmuş gibi...
Türk Milleti, dikkat edin Atatürk'ün arkasında değil...
*
Unutmadan,
ABD Dış İşleri Bakanı, 20 yıl önce gözümüzün içine baka baka; "sizin ülkenizi de parçalayacağız, böleceğimiz 22 ülkeden biri de sizsiniz" demedi mi! Buna rağmen, bu yolun başka yere çıkacağını sanıp, demokratik demokratik hayal kurmaya neden devam ediyoruz ki...
Televizyon kanalları sevinç çığlıkları atıyor, Apo önümüze geçmeyi kabul etti diye... Ve ABD'nin talimatları, İsrail'in BOP projesi, vaad edilmiş topraklar siyaseti de hiç konuşulmuyor, hiç...
*
Bu arada,
Apo; ben de saray " isterem"  diyormuş: Yazlık ayrı kışlık ayrı, üstelik...
Eeee!  haketti! Diğer Türk milleti düşmanlarından, rejim ve devlet düşmanlarından neyim eksik diyormuş. O, 40 yıldır terörün en büyük baş sorumlusu, onbinlerce Türk gencimizin katili,Türkiye'de Türk düşmanlığının sistemli, silahlı başlatıcısı,devletin bir trilyon dolar ekonomik zarar etmesine sebep olan, ayrılıkçı siyasetin, ABD ve İsrail adına görevlisi,yapılan 50 yıllık siyasi, dini bölücü eğitimle, artık Doğu ve Güneydoğu'da halkın yüzde 90'ını da bölücü siyasetin, Atatürk ve Türk düşmanlığının militanı yaptıktan sonra...
Ne diyormuş , "Artık barış olsun, silahlar sussunmuş..."  Bu arada alkış bekliyormuş ve o alkış da gecikmemişti... Zaten Tv'leri izleyin, Facebook'ta yorumları okuyun, yeter bile...Cahil  bir kitlede "bak Bahçeli'yi suçluyordunuz, adam haklıymış. Apo "terörü bırakalım, dedi" diyorlar.
Ama,fakat,lakin!...
Öncesini unuttular,  sonrasına da akılları yetmiyor.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi insanlarının çoğunu 
bu kahrolası bölücü siyasetin, Türk ve Atatürk düşmanlığının militanı yaptılar...
Bundan sonra teröre gerek yok, haydi demokratik oylama yapalım diyeceklerdir ve bu emperyalizmin en tehlikeli oyunudur...
Akıl sır ermiyor! diyebileceğimiz, halet- i ruhiye içindeyiz.
Kısaca,
Yıllarca Türk hükümetlerine  baskı, baskı, baskı...
Ayrılıkçı siyaset yüzde 90 gibi bir güce sahip gibi ...
Gün gelecek, halk istedi diyerek bir oylama mı önümüzde, bilmiyoruz.
Bir bakarsınız ayrılmışsınız, Konya'ya kadar, Adana'ya kadar İsrail'e verivermişsiniz. 
Sanki bir Amerikan filmindeki senaryonun da oyuncuları olmuşuz...
Kısa bir süre önce...
Diyarbakır'da bir dinci, kürtçü parti büyük bir gösteri ve propagandayla, Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığını, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı düşmanlığını açıktan kusmadı mı...
Kuruluş ve Kurtuluş düşmanlarının en keskin hainlerinin resimlerini salona asıp övmediler mi...
Buna  devletim izin vermiş olamaz,  olmamalı...
Apo'nun heykelini dikmeye mi hazırlanıyorlar, diye de düşünüyorum.
Değerli okurlar,
Terör sadece araçtır, arkasındaki siyasi bölücülüğe karşı çıkmıyorsanız, teröre karşı çıkmanın hiçbir anlamı yoktur ve terör yapmayın ne isterseniz veririz demektir. 
Hep 'Kürt Sorunu ' denildi, durdu da.
Aslında var olan Kürt sorunu değildi, şimdi Türk sorunu gündeme oturdu gibi... Zira.1939'da başlayan ve 1950'den sonra vites arttırarak ilerleyen bir konu bu... Geçen yıllarda bunu hem anlayamadık, hem de anlatamadık...
Olsun, ne demişler;
Zaman herşeyin ilacıdır, bekleyip hep birlikte göreceğiz...
Bakınız,
Büyük bir devletiz ve  sahibi olan Türk Milletinin birer ferdiyiz... O devleti seven ve sahip çıkması gereken... Yaşadığımız ya da yaşatılan sosyo-ekonomik, siyasal çekişmeler ne olursa olsun bu topraklarda doğduk bu topraklarda öleceğiz ve hiç bir zaman terketmeyeceğiz...  Kanla sulanarak kazanılan bu vatan bizim. Ama geç kaldığımız,yapılması gereken görev ve sorumluluklarımız var. Her şey insanî ve toplumsal değerlerimize sahip çıkmakla, çalışmakla mümkün ve en başta da adil olmayı gerektiriyor... Yani adalet, adalet,adalet...
Zira adalet halkın nefesi, varoluş sebebi ve tek gerçekliğimizdir. Atatürk’ün de dediği gibi; kurtuluş, gelecek, özgürlük, her şey adaletle mümkün...
Albert Camus’un bir sözünden daha esinlenerek;
Adalet bir denizse, bizler birer martıyız.
Martılar, fırtınanın şiddeti ne olursa olsun,  denizden asla vazgeçmemelidir.
*
"Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık; 
Pişman olurum diye yapmadıklarımızdır."
Tolstoy'dan..

Suat Umutlu 
04 Mart 2025
*Katkıları için Kenan Özek 'e ve Özgür Yargı Derneği'ne teşekkürler.


SUAT UMUTLU

4.03.2025 22:01:00

YAZARLAR


GAZETECİ CEYHUN ÖZGÖNÜL'ÜN 2019 SEÇİMLERİNDEKİ YAZISI

ADANA'NIN HUZURU İÇİN ARALIKSIZ DENETİM

BULUT: SOSYAL YARDIMA AYRILAN PARA YÜZDE 61 ORANINDA ARTTI

UYUŞTURUCU VE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE İÇİN PROTOKOLÜ

TÜRKİYE’DE BUĞDAY KRİZİ BÜYÜYOR: 44 İLDE ÜRETİM AZALDI!

YÜREĞİR BELEDİYESİNDEN BİN KİŞİLİK İFTAR SOFRASI

CEYHAN'DA AFET KONUTLARI TAMAMLANDI

TGC: MESLEKTAŞLARIMIZA GEÇMİŞ OLSUN DİYORUZ

KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİKLERİNDE DİREN FİLMİ

ÇUKUROVA’DA DOĞALGAZ ABONE SAYISI 1 MİLYONA YAKLAŞTI

ADANA ‘GASTRONOMİ ŞEHRİ’ ADAYI  

ÇUKUROVA BEREKETLİ TOPRAKLARINI KAYBEDİYOR

SEYHAN’DA “GERİ DÖNÜŞÜMDE” ŞEFFAF UYGULAMA

ÇGC’DEN DEMİRÇALI’YA ZİYARET

EDİP AKBAYRAM

2024-2025 AV SEZONU KAPANDI

İfral TURGUT yazdı/GÜLE GÜLE, EDİP