İfral TURGUT

Tarih: 23.06.2024 23:08

UNUTTURAMAZSINIZ. UNUTMAYACAĞIZ.

Facebook Twitter Linked-in

Ankara’da Mustafa Necati Kültür Evi’nin adı değiştirildi. Mustafa Necati tapusu kendisine olan binayı millete bağışlamış, Kültür Bakanı İstemihan Talay da binayı restore ettirerek, Kültür Evi olarak hizmete açmıştı. İntikamcı yobazlar binanın adını “Nuri Pakdil” olarak değiştirdi.   

Kimdi bu Mustafa Necati de, bu kin bir türlü bitmiyor ve adını unutturmak için her şeyi yapıyorlar? 

Bilmeyen yoktur, hatta bilmemek çok ayıptır ama ben bir kez daha hatırlatayım. Mustafa Necati, öğretmen, avukat, milletvekili, adalet bakanı, eğitim bakanı, gazeteci ama her şeyden önce insan ve devrimci. Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşlarından,

Ülkemizin en eski futbol kulüplerinden, Altay Spor Kulübü’nün kurucusu. İzmir’in işgalinden sonra, Balıkesir’de Kuvayı Milliye ve Yunan kuvvetlerine karşı Direniş Gücü komutanı. 

Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) kurucusu. Kızılay, Gençler Derneği, Öğretmenler Örgütü gibi toplulukların yöneticisi.

Mübadele, İmar ve İskân Vekâletinin kurucusu ve başkanı 

Laiklik ilkesine ters düşen şer’i mahkemelerini kapatan Adalet Bakanı.

ABD’de yasaklanmasına rağmen Darvin’in Evrim Teorisini okutarak, LAİK eğitimin temellerini atan Milli Eğitim Bakanı. 

Öğretmen haklarını genişletmek ve “Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmü ile öğretmenliğe itibar kazandırmak için kanun çıkaran ADAM.

Türkiye’nin on bölgesinde öğretmen okulları kuran, ülkenin eğitim seviyesini muasır medeniyet seviyesini aşmak için, Avrupa’ya öğrenciler gönderen ve önce öğretmen diyerek Gazi Eğitim Enstitüsünü kuran ve Köy Enstitülerinin öncüsü Milli Eğitim Bakanı.

Gazi Eğitim Enstitüsünü araziyi bulduktan sonra, bir kuruşun bile hesabını yapan ve bir türlü gerekli tahsisatı vermeyen Maliye Bakanı Hasan Saka’nın karşısına çıkıp, “Ben eğitim Bakanıyım. Görevim okul açmaktır. Açamazsan giderim, yerime açan gelir. Siz Maliye Bakanısınız. Göreviniz para bulmaktır. Bulamazsanız ayrılırsınız, bulan gelir,” diyerek o parayı söke söke alıp eğitimde Türk Rönesansını başlatan devlet adamı.

Yakalandığı apandisit apsesinden bir türlü kurulamayan ve bir yılbaşı akşamı Baloya gidileceği sırada vefat eden ve kendisini kardeşi, çocuğu gibi seven Çağın Dehası Atatürk’ü bile ağlatan fedakar, cefakar gerçek bir vatan evladı.

İşte gericiliğin, yobazlığın, çağdışılığın adını unutturmak istediği ADAM bu.

Peki Nuri Pakdil denen zat kim? “Kozmik Oda İhanetinin Senaristi,” desem yeter mi? Daha da çok tiksinmekten çekinmezseniz Saygı Öztürk’ün “Kozmik Oda'dan Fışkıran Bilgiler" başlıklı yazısını okuyun ,lütfen.

BAZI İSİMLERİ TABELALARDAN SİLEREK UNUTTURACAKLARINI SANAN GAFİLLER.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —