Bir garip olaylar olmuyor mu? Her şey gözler önünde olmasına karşın; bugüne değin ne yapıldığı/ neler yaşandığı ortadayken, yaşanan sonucun kaygısı üreticiyi kara kara düşündürürken “bambaşka” açıklamalarla karşı karşıya kalıyoruz! Hepsi de bu bölgeyi “en iyi” bildiklerini ileri süren isimler… Kimi yılların politikacısı, kimi sımsıkı koltuğuna yapışmış/ adına sivil toplum kuruluşu denilen örgütlerin sözcüsü… Her şey çok güzel gibi, yıllardır güzel şeyler yaşamışlar gibi, üretici hoşnut gibi konuşuyor!

Biz mi yanlış “şeyler” görüyoruz, aslında gördüklerimiz değil mi yaşananlar? Üretici gelişmeleri yaşarken gelecek için daha mı umutlu, toprağı ilk ekmesinde, yetiştirmesinde, hasadında, taban fiyatında, girdi masraflarında hiçbir sıkıntı yaşamıyor mu? Desteklemeler, üretim aşamalarında gerektiğince zamanında ellerine geçiyor mu? Üreticinin yakınmaları yalan mı?

***

Akp’nin Adana Milletvekili Abdullah Doğru, ATB Başkanı Şahin Bilgiç ile bir araya geliyor. Buluşmada Doğru, buğday, mısır, her türlü yağlı tohum fiyatları belirlenirken Adana bölgesinin izlendiğini belirtiyor. Yine Adana’nın tarım, turfanda, erkenci ürünler bakımından merkez olduğunun altını çiziyor! Ayrıca yaşanan kuraklık, tarımsal don nedeniyle ürünlerde rekolte düşüklüğü yaşandığını, devletin alım fiyatı ile desteklemelerle üretecinin yanında olduğunu vurguluyor!

İki yıl önce “iktidar” olan bir yapıdan değil, çeyrek yüzyıla yakın süredir işbaşında olan bir sistemden söz ediyoruz! Doğru, alanda olduğunu, çiftçilerin sorunlarını dinlediğini, beklentilerini yerinde belirlediklerini de söylüyor! Üreticiler ne anlatmış olabilir acaba? Buğday hasadı öncesi buğday, mısır hasadı öncesi mısır dışalımlarıyla taban fiyatın düşük tutulmasını yerinde mi bulmuşlardır acaba, yine hububat taban fiyatlarının/ girdi masraflarına yıl içinde gelen zamlardan düşük olmasına sevinmişler midir acaba, ürünlerini teslim etmek için depo önlerinde günlerce beklemek hoşlarına mı gitmişti acaba? Sulama konusunda yaşanan savsaklamaya, bu denli bilinçsiz su kullanımı konusunda umursanmaz olunmaya geçmeyeceğim bile… 

***

TBMM Tarım, Orman/ Köyişleri Komisyonu Üyesi Abdullah Doğru bunları söylerken, Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç’de konuşmasına tarım ya da Adana konusunda vekile çok rahat ulaştığını belirtiyor; ne mutlu Adanalı üreticilere… “İktidar” vekillerine ulaşmak böyle kolaysa, Adana için çalışıyorlarsa neden Şakirpaşa Havalimanı için de aynı çaba gösterilmedi bilmek istiyorum! Yılardır “açılacak” olan, Adana’ya güç katacak olan OSB’lerden söz ediliyor, Bilgiç aynı sözlerini Doğru’ya da yineliyor.

Diyor ki: “Adana'mızın çok değerli milletvekili ve Tarım Komisyon Üyemizi, Ticaret Borsamızda misafir etmekten memnun olduk. Adana’mızda faaliyete geçecek olan Sera OSB, Gıda OSB, Su ürünleri OSB ile 2026 uyanış yılı olacak. OSB’lerimizin faaliyete geçmesiyle hem çiftçilerimiz yeni pazar imkânları bulacak hem de ihracat kapasitesi artacaktır. Bununla birlikte ciddi sayıda yeni istihdam olanağı sağlanacak.” Akp’nin kaç yıldır “iktidar” olduğunu, Bilgiç’in kaç dönemdir ATB başkanlık yaptığını düşünsenize; gelecek için -cek’lerden, -cak’lardan söz ediyor! Peki “dün” ne yaptınız da, üretici “bugün” bunları yaşamak zorunda? 

***

Tarım alanları varsıl/ verimli bir ülkeyiz; doğru! Ama nedense, tüm dünya da tarımsal ürünler bizdeki kadar çığırından çıkmadı, üretici üretirken/ tüketici tüketirken bu denli zorlanmadı! Tarım alanlarımız olmasına karşın, birçok tarımsal ürünleri dışalımla sağlar olduk! Birçok mevsimsel tarım ürünlerine ulaşım her geçen gün zorlaştı! Bunun sorumluları olmalı, yerli üreticiyi üretemez duruma sürükleyen/ girdi masraflarının artmasına neden olan bir şeyler… Ses yok!

ATB Başkanı Bilgiç, aslında sorunu saptamış. “Kapalı Devre Basınçlı Sulama Sisteminin biran evvel Adana’mız için hayata geçirilmesi kaçınılmaz… Susuz yaşam olmayacağı gibi susuz tarım da olmaz. Adana tarımının geleceği için bu beklentimizin hızlı bir şekilde ek yatırım ödeme planına dahil edilmesini arzu ediyoruz” derken, üreticinin suya ulaşılabilirliğini gözden kaçırmış! Demek ki “eksik/ yapılmayan/ üzerinde durulmayan” şeyler var; bu savsaklamanın neden yaşatıldığını soruyoruz, bilinmemesi garip değil mi?