Dün Hipokrat’tan bahsedeceğimi söylemiştim. Doğumu: M.Ö. 460. Babası Heraklides, oğulları Thessalus ve Draco da hekimdi. Damadı Polybus ise kayınpederinden aldığı bayrağı onurla taşıdı. Tıp alanındaki hizmetleri onun Tıbbın Babası olarak anılmasını ve ölümsüzleşmesini sağladı.
Hayatı boyunca, batıl inançların ve hurafelerin karşısına bilimi ve tıbbı koydu. Hastalıkların sebebinin Tanrı’nın gazabı değil, insanların yaşam koşulları ve alışkanlıklar olduğunu savundu.
Dönemin en gizemli hastalığı sara ile ilgili olarak “Kutsal Hastalığa Dair” adlı bir kitap yazdı. Kitabında, “ Gizemli olarak adlandırılan bu hastalığın kutsal, ya da açıklanamaz bir yanı yok. Tıpkı diğer hastalıklar gibi, bunun da doğal bir nedeni var. Yalnız cahiller, doğaüstü olaylara hayranlık duyar, bir hastalığı kutsal kabul eder,” dedi.
O tarihte batıl inançlar yüzünden, kadavra kullanmak yasak ve günahtı. Kadavra kullanamayan Hipokrat, çoğu kez yanlış teşhis koyup, yanlış tedaviler uyguladı. Ancak ölümünden sonra, Hipokrat Ekolünün bulduğu bütün tedavi yöntemleri Hipokrat’a atfedildi.Hipokrat tıbbı, doktorların işlerini profesyonelce yapması üzerine kuruluydu. Doktorların hastalarla ilgilenmeden önce, kişisel hijyenlerine çok önem vermeleri gerektiğini vurguluyordu. Hijyen, ruh temizliği kadar önemliydi.
Hastaların ağrı, ateş ve çarpıntı gibi semptomlar ile ilgili kayıtlarının tutulmasını, ayrıca yaşadıkları ev ve çevresini, ailesi ve arkadaşlarının da araştırılmasını istiyor, hastalıkların yaşanılan ortam koşulları veya diğer insanlar tarafından bulaştırılmasıyla oluştuğunu söylüyordu.
Günümüzde doktorların mesleğe başlamadan içtikleri anda “Hipokrat Yemini” deniyor. Bu yemin yaklaşık 70 kadar metinden meydana gelmiş ve M.Ö. 3. yüzyılda İskenderiye Kütüphanesi’nde birleştirilmiş.
Dünkü sorum şuydu: “Çocuğunuz tıp fakültesini kazansa mutlu olur muydunuz?” Cevap vermeden önce aşağıdaki haberi bir okuyun, lütfen.
Sakarya Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde, rektörün liderliğindeki yobaz yönetim, Hipokrat Yeminindeki, “Etnik köken, cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımı yapmayacağım,” sözlerini yemin metninden çıkardı. Öğrenciler eksik metni okumayı reddetti; rektörlük de törende Hipokrat Yeminini okutmadı. Demek ki buranın mezunlarınınuygulamalarında, etnik ve cinsiyet ayırıma yapmaları isteniyor.
Tıp fakülteleri sadece insan vücudunun değil, insanlığın da öğretildiği eğitim kurumlarıdır. İnsanlığı öğrenemeyen kimsenin mesleğinin de aldığı eğitimin de hiç bir değeri yoktur. Şimdi açıkça soruyorum: Çocuğunuzun tıp eğitimini Sakarya ve benzeri üniversitelerde almasını ister misiniz?
Ben yazının başlığı “Uzun Vadeli Felaket” ama vade tarih öncesinde başlamıştı ve Kubilay’ın Menemen’de şehit edilmesiyle hız kazandı, organize oldu.Matbaaya gavur icadı diyerek, Türkiye’ye 250 yıl geç girmesini başaranlar, şimdi teknolojiyi yasaklayarak insanların aydınlanmasını engellemeye çalışıyorlar.
NE KADAR HAZİN Kİ,
