İlk 1 Mayıs şiiri. Tarik 28 Ocak 1882. Yazan, Yaşar Nezihe Hanım. Sadece birkaç beyit.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
1882 doğumlu. Kendisinden önce doğan iki kardeşi de ölünce, aile ona Yaşar adını vermiş ama kendisinden sonra doğan diğer iki kardeşi de ölmüştür.
Babası, merhametsiz bir adamdır. Annesi, Yaşar henüz altı yaşındayken ölür. Bundan sonra, Yaşar’a, babasının “teyze” dediği yaşlı bir kadın bakar. Teyze, ona oyalamak için Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre gibi aşk hikayeleri okur. Böylece Yaşar’da bir yazma aşkı doğar.
Babasının ilgisizliği nedeniyle, okula kendisi kaydolur. Babası okula başladığı için Yaşar’ı evden kovar. Yaşar da okula devam edebilmek için çalışmaya başlar. Fakat ancak bir yıl direnebilir. Tüm eğitimi bu kadardır.
İlk şiirlerini çeşitli dergilerde, takma adlarla yayınlar. “Hanımlara Mahsus Gazete”nin daimi yazarı olur. İçinde gazeller de olan 250 şiiri şarkı olarak bestelenir.
Alman Prof. Dr. Martin Hartmann, “Yeni Türkiye’nin Şairleri” adlı antolojisinde Yaşar Nezihe’yi anlatır. Bizim edebiyat tarihçilerimizin ise o ana kadar, bir kadın şair olarak Yaşar Nezihe hakkında bilgileri yoktur.
Ayrılıkla neticelenen ilk evliliğinin ardından, Mühendis Fevzi Bey’le evlenir. Asıl hayatını bağladığı ve darbesi ile yıkıldığı bu ikinci eş ile beş buçuk yıl evli kalır. Eşi âşık olduğu birinin peşine takılarak eşini ve çocuklarını yüzüstü bırakıp gider. Sedad ve Suad açlıktan ölürler.
Yusuf Niyazi isimli ilk nişanlısıyla evlense de bu evlilik sadece 50 gün sürer ama kırk yılı aşkın bir süre de mektuplaşırlar. Evliliklerden ağzı yanmıştır. Der ki;
“Zehirli güllere benzer bu zalim erkekler.
Zehirleriyle fenaya bizi sürüklerler.
Temas etmeyelim o zehirli güllere biz.
Fakat bu defa emin ol, fena zehirleniriz.”
“Kadınlar Dünyası” dergisinde yayınlanan bir makalesinde Anadolu kadınının sorunlarını işler. Sosyalist içerikli dört şiiri yazar ve komünizm suçlaması ile tutuklanır.
1923 yılında Mürettipler Cemiyeti ile gazete sahipleri arasında bir anlaşmazlık çıkar ve greve gidilir. Bu grev basın dünyasının ilk grevidir. Yaşar Nezihe, en öndedir. “Gazete Sahiplerine” isimli bir şiir yazar. Der ki;
“Onlardır eden zevkini, eğlenceni temin.
Onlar çalışır, etmek için hep seni zengin.
Kurşundan hurûfât o hayatı kemirirken.
Her gün bir parça solarken ve erirken.”
1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca kendine yakışan bir soyadı alır: “Bükülmez.” Yine şiire döker soyadının hikayesini:
“Bakıp da soyadıma sanma bükülmüyorum.
Felek cefâlarıyla, gençken büktü belimi”.
Hapislerde geçen hayatı onun dik duruşunu asla etkilemez. Aç kalmamak için pasta börek satan, hizmetçilik yapan bu onurlu hayat 1971’de sonlanır.
Kalemini ölünceye kadar hep bir kılıç gibi kullanmıştır.
BU ÜLKENİN SİNEMACILARI NEDEN HİKAYE SIKINTISI ÇEKERLER Kİ?