Adnan Gümüş

Tarih: 17.08.2024 15:21

YKS, EĞİTİM VE ŞEHİRLER: ÜNİVERSİTEDE RESESYON, ŞEHİRDE RESESYON VE GÖÇ

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye, Ortadoğu, tüm dünya her geçen gün daha da yoğunlaşan iktisadi, siyasi, sosyal, insani gerilim ve çatışmalar döneminde bulunuyor. Ukrayna’nın bizzat Rusya topraklarına girmesi Baltık bölgesinde, ABD-AB-NATO ile Rusya ve Çin arasındaki mücadele ve çatışmanın yeni bir aşamasını oluşturuyor. İsrail üzerinden bölgedeki yayılmacılık zaten sürüyor. Arjantin ve Venezuela seçim sonrası daha derin bir iç ve dış çatışma durumuna geçmiş, Afrika’nın pek çok ülkesi öyle. Dahası artık nükleer tesislerde yangınlar, nükleer silahlar, biyolojik saldırılar konuşulur durumda.

Tüm bu yayılmacılık ve saldırganlığa rağmen ABD ve AB ekonomisi resesyona/eksiye düşmek üzere. Türkiye sanayi üretimi son yıl ciddi oranda gerilemiş durumda.

Bu gerilim ve çatışmalarla, bu resesyonlarla göç, YKS, üniversite yerleştirmeleri arasında ne bağ var, MEB’in YÖK’ün yaptıkları ile arada ne bağ var? İsrail ve ABD-NATO’nun, Rusya-Putin’in başına buyrukluğu ile Cumhurbaşkanının, AKP’nin, YÖK’ün MEB’in başına buyrukluğu, keyfiyeti otoriterliği arasında ne bağ var?

Bu keyfiyet, otoriterlik, resesyon, gerilim ve saldırganlıkların bir yapısı, bunları kolaylaştıran bataklıklar da var mı?

Ekonomi resesyonda da okul ve üniversite ne durumda?

MEB’İN, YÖK’ÜN KEYFİYETİ VE OTORİTERLİĞİ: HER AÇIKLAMA AKLİ VE BİLİMSEL YOL YÖNTEMDEN UZAK KEYFİ VE OTORİTER

MEB her gün yeni bir şey açıklıyor, artık o kadar keyfi hale geldi ki, daha içeriğine bakmadan açıklamanın kendisi büyük bir “keyfiyet” ve “otoriterlik” örneği oluşturuyor, uzun uzun araştırılması, pilot uygulaması gereken konular bakanlık kararı veya bir üst kararla emrediliyor. Daha en baştan eğitim, okul, akıl, bilim, toplum yok sayılıyor.

Dahası her okul ayrı bir sorun yumağı haline gelmiş, başörtüsü dayatması, giyim kuşam dayatması, yaşam biçimi dayatması, ders dayatması dinciliğin özünden, tarikatlar dinciler okul ve eğitimi mesken tutmuş, devleti ele geçirmiş, resmi güçle dincilik yapıyorlar.

Kalkıp ilkokulda sınav saatini kaldırdık, şu okula şu kadar kontenjan verdik, öğrencileri açık liseye ve MESEM’e yönlendirdik, mesleki öğretime okulla bir ilgisi olmayan ahiliği model saydık, okula imam hatibi model saydık… her gün bir karar var da kararın rasyonelliği, bilimselliği, güncelliği, demokratikliği, insaniliği hiç de önemli değil, resmi otoriter güç, ideolojik iktidar her şeye kadir sayıyor kendisini.

Gündem çok da bu hafta bir yandan göç istatistikleri bir yandan da YKS yerleştirme sonuçları açıklandı. Köşe sınırlı, aradaki bağlantıdan güne dair bir iki not düşmekle yetinelim.

YKS’DE, ÜNİVERSİTELERDE ALTI AYDAN DA UZUN GERİLEME, YÜKSEKÖĞRETİMDE RESESYON

Bir ekonomi altı ay süreyle gerileme içinde olursa resesyonda sayılıyor.

Ya kültür, sanat, toplum, insanlık ne halde?

Sözü uzatmadan sadece LGS ve YKS sürecine bakarsak, sınav sonuçlarına bakarsak yanıtlanabilen soru oranları maalesef iyi durumda değil, geçtiğimiz hafta ve yıllarda ara ara bunlara değindik. Bugün güncel yerleştirme sonuçlarından, okul türlerinden bir örnek verebiliriz.

2023 yılı itibarıyla örgün eğitim kontenjan sayısı 923 bin 411 idi. Bu örgün kontenjanlara ilk yerleştirmede 898 bin 24 kişi yerleşmişti.

2024 yılında hem kontenjan sayısı (800 bin 481) hem de yerleşen sayısı (802 bin 170) düşmüş.

Kısaca geçen yıla göre yükseköğretim kontenjan ve yerleştirme sayıları azalmış bulunuyor yani resesyon yaşanmış durumda.

EĞİTİM TEMEL BİR GÖÇ SEBEBİ

TÜİK bu hafta göç istatistiklerini açıkladı. Türkiye’de 2023 yılında 3 milyon 450 bin 953 kişi yani nüfusun yüzde 4.04’ü bir ilden bir başka ile göç etmiş durumda.

Göç sebepleri arasında bu yıl afet de önemli bir gerekçe. Ancak esas süreklilik gösteren sebeplerden biri eğitim. Bir yıl içerisinde 512 bin 11 kişi eğitim nedeniyle göç ettiğini beyan etmiş. Yükseköğretim/üniversite tercihleri bunun ana nedenini oluşturuyor.

“Aile fertlerinden birine bağımlı göç” ve “bilinmeyenler”, bunların bir kısmı da eğitim sebebiyle göçe işaret ettiğinden eğitim gerekçesiyle göç sayısı ve oranı gerçekte daha da yüksek bulunmaktadır.

Kentler açısından da şöyle yorumlayabiliriz: İyi okul ve üniversiteler göç nüfus almaya, aksi durumda kaybetmeye yol açıyor.

Nüfusun niteliği ve yaşam kalitesi açısından da okul ve üniversiteler temel gösterge ve araç nitelinde bulunuyor.

BİR GERİLEME BAŞKA GERİLEMELERE YOL AÇIYOR

Sözün özü bir alandaki gerileme başka alanlarda çarpan etkilere yol açıyor. Toparlanma için de öncelikle amaçların, sonra da politika ve stratejilerin sağlıklı oluşturulması gerekiyor. Uygulamada da ciddiyet gerekiyor.

Amaçlar da yol strateji ve uygulama da sonuçta bilgi bilinç işi.

Üniversitelerin, okulların, MEB ve YÖK’ün hızla toparlanması gerekiyor. Yoksa bu kafayla daha çok bedeller ödenmek durumunda kalınacak.

MEB’e, YÖK’e, tepedekilere çağrı: Bu gittiğiniz yol yol değil, yüzünüzü görünüzü akla bilime vicdana insanlığa döndürün.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —