Bir algı oturtulmaya çalışılıyor! “İktidarın” her söylediği doğrudur! “Doğru” olmasını istemeyenin kış günü “kar yağsın” evine; ne diyeyim ki… “Yolun sonuna geldik, kimseyi enflasyona ezdirmedik, eğitimde çağ atladık” gibi… Üstelik buna “sağlık” konusunu da ekleyin! “Eskiden tutu kalınıyordu” deniliyor ya bir de; sanki şimdi ondan iyi, sanki şimdi herkes istediğinde ulaşabiliyor, sanki hastane kapıları aralı gibi…

Düşünsenize; bunca çekilen zorlukların artık sonuna gelmişiz, artık kışın soğuk ayazında emekliler/ dargelirliler geceden et için kuyruğa girmeyecekler, okulda çocuklara en az bir öğün yemek verilebilecek, insanlar doyabilecek, en temel gereksinmeleri olan sağlık sorunlarını en kısa sürede çözecek, yaş almışlar dişsiz kalan damaklarını zorlanmadan dişlendirecek… Kim istemez?

***

“Biat edin, şükredin” demenin anlamı, “dediklerimize tümden inanın” demektir bir anlamda! “İktidarın” sözlerini dinleyecek ki yurttaş, “sus” dediğinde susacak, “yat” dediğinde yatacak, “koş” dediğinde koşacak ki kendi hep güçlü kalsın/ varlığını sürdürsün! Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı bun on yıl kadar önce “Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben güveniyorum. O beyannamenin ben neresinden tutayım” demişti!

“Feraset” sözcüğünün Türkçesi; anlayış, seziş, sezgi…Bu yurdun okullarında okumuşlar, bu yurdun üniversitelerinde koltukta oturmuşlar ama, Türkçe sözcükler kullanmayı sevmezler; kullandıkları bir tümcede “feraset” derler, “tahsil” derler, “beyanname” derler, ardından da “okumamış olanın ferasetine” inanırlar, bir güzel de savunurlar! Kendisi neden “eğitimli” olmuşsa artık!

***

Belli ki “iktidar” da daha çok “okumamış olanın ferasetine” güveniyor! Bugüne değin yurttaşa yaklaşımları, uzun yıllardır “yolun sonu” demelerine karşın biraz daha bataklığa saplanılması biraz daha umarsız kalınması bunların kanıtı! Ama en çokta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sözleri… 

En son yaptığı açıklamasında Bakan Şimşek “Son 1 yıldır enflasyonda 40 puanlık bir düşüş var. Mal enflasyonu mayıs ayı itibarıyla yüzde 28.7’ye düştü. Temel mallarda enflasyon yüzde 20’ye düşmüş. Enflasyonu yüksek kılan yüzde 35.4’te tutan ana faktörlerden bir tanesi hizmetlerdir. Hizmet enflasyonu hala yüzde 51’ler civarı. Kirayı bir kenara bırakırsanız hizmet enflasyonu bile yüzde 43’e düştü” diyor! 

***

Şu söyleniyor: aslında enflasyon bir yıldır düşüyormuş, malda/ temel ürünlerde büyük düşüşler sağlanmış, ancak kira ile hizmet sektöründeki artış enflasyonu yükseltiyormuş! “Kira ile hizmet bir kenara” bırakılsaymış… Anlamayanınız var mı? Temel ürünlerin yılbaşından bu yanan ne denli yükseldiğini mahalle bakkalı ya da alış/ veriş yapılan zincir marketlerde haftalık değişen fiyatlardan bilmeyen yok! En temel ürün; yemeklik yağ, sorduğunuzda yüzde elli arttığını öğreneceksiniz!

“Hizmet” konusu… “Hizmet” denilen şey, yurttaşın birçoğunun” işi”! bunu nasıl yok sayacaksınız? Ayrıca “hizmeti” yok saydığınızda ortaya çıkan “işsizliği” nasıl doyuracaksınız; “biat” ettirerek mi? Sonra “barınma”. Yoksa “cahil halkın ferasetine ben güveniyorum” demenin gereği bu muydu acaba? Çünkü herkesin şunu iyi bilmesi gerekir: doğadaki her canlı önce karnını doyuracak yer, ardından da barınak arar! “Hizmet” olgusunu tanımayarak bir yandan insanların aç kalmasını, bir yandan da barınamamasını sorun saymaktan uzak duruyorsunuz!

***

Öyle görülüyor ki, enflasyon sorunu çözülmüş, “yolun sonuna” gelinmiş gösterenler, halkın doymasıyla/ barınmasıyla ilgilenecek durumda değil; her şey algı üzerine! “Biz diyelim inansınlar” ya da “biat etsinler, şükür desinler” üzerine kurgulu sistem! 

Ancak insanlar “açız/ doymuyoruz” diyorsa, emekli/ ücretli çalışan “kira ödeyemiyoruz” çığlığı atıyorsa “iktidarın” dediklerine nasıl inandıracaksınız! Bir yerden sonra “feraset” de yaramayacak! Onlarca “gizli tanıklı” suçlamalara karşın, “muhalefetin” mitinglerinden anlaşılmıyor mu bu?