ZARAFETİN ÖTEKİ ADI AHMET ÇAKIR

Spor yazarlığı ve beyefendilik yan yana geldiğinde, bu tanıma çok yakışan bir gazeteci olan Ahmet Çakır’ı 16 Eylül 2024 Pazartesi günü kaybettik. Spor yazarlığının televizyon öncesi döneminden kalan bilgili, sözü sohbeti dinlenir, beyefendi kuşağına ait özel bir insandı Çakır.

Spor yazarlığı ve beyefendilik yan yana geldiğinde, bu tanıma çok yakışan bir gazeteci olan Ahmet Çakır’ı 16 Eylül 2024 Pazartesi günü kaybettik. Spor yazarlığının televizyon öncesi döneminden kalan bilgili, sözü sohbeti dinlenir, beyefendi kuşağına ait özel bir insandı Çakır.

Onunla birlikte çalışma şansım olmadı. Ama birlikte vakit geçirdiğimiz bir yerimiz oldu: Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin (TSYD) olimpik havuzu. Ahmet Çakır havuzda yüzdüğü zamanlar hariç, devamlı olarak yaptığı tek şey vardı:

Kitap okurdu!

Çakır’ı tanımayan birine onu tarif etmek çok kolay olabilirdi:

-TSDY’nin havuzuna git, şezlonguna uzanmış elinden kitabı hiç bırakmayan adamı göreceksin, işte o Ahmet Çakır’dır.

Yalnızca çok kitap okumaz çok kitap da yazardı. Bir gün TSYD havuzunda yaz rehavetiyle (biraz da sabahları dört saat canlı tv yayınından çıkmış olmanın yorgunluğuyla) gözlerim kapanmış vaziyette kestirirken, yanımda bir hareket farkettim. Gözümü açtım Ahmet Çakır, “seni uyandırmayayım” diyerek sehpaya bıraktığı kitabını gösterdi.

İlk sayfasını “Değerli meslektaşım Nazım Alpman’a dostlukla” diyerek imzaladığı kitabın kapağında kendisi vardı:

Bana Derler Balatlı!

Ahmet Çakır Balatlıydı, İstanbulluydu, İstanbul beyefendisi olmanın bütün özelliklerine sahipti. Resmi biyografisi ise kendi yazdığı kitaplarında şöyleydi:

“Ahmet Çakır 1951 yılında Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde doğdu. Nüfus kaydı ise 5 Ocak 1952 olarak yazılıdır. 1960 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirdi. On bir yıl TRT’de çalıştı. Sonrasında yazılı basında çalıştı. Kendisi yazmamış ama ben ekleyeyim. Çakır, Günaydın, Hürgün, Hürriyet, Yeni Yüzyıl, Yeni Binyıl, Sabah, Fotomaç ve Radikal gazetelerinde çalıştı.

1980’de “Dünyada ve Türkiye’de Sansür” adlı Yunus Nadi Ödülünü kazandı. 1982’de Dostun Ölümü adlı çalışmasıyla Akademi Öykü Ödülünü aldı. Ahmet Handi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eseri önce radyo oyunu olarak uyarladı. Sonra da sahneye koydu. Bu çalışmasıyla da Bakırköy Belediyesi Yunus Emre Ödülüne değer bulundu. 2001 ve 2003’de “Yılın Gazetecisi” seçildi. 2002’de “Spor Basınında Türkçeyi En İyi Kullanan Yazar” ödülünü kazandı.”

Ahmet Çakır sadece bir spor yazarı olmadığını ziyadesiyle ortaya koymuş bir gazeteci-yazardır. Bugüne kadar yayınlanmış 18 kitabı bulunuyor. Sonuncusu İletişim Yayınları’ndan Ekim 2024’te çıkacağını yayınevinin editörü Kıvanç Koçak sosyal medya hesabından açıkladı. Yazık ki Ahmet o kitabını göremeyecek! Ama bu durum onun gibi insanların “ölümsüz” olduğunu da göstermiyor mu?   

Amansız hastalığa yakalanmadan önce yayınladığı son kitabı bir serinin ilkiydi. Kronoloji Yayınları’ndan çıkan “İnsanlarımız-Son Centilmen” adlı kitabını Sertaç Çelik aracılığıyla bana yollamıştı. Tabii ki yine -değişmez nezaketiyle- imzaladığı son kitap oldu.

Onu tanıyan herkes eminim ki, bu tespite katılır:

-Zarafetin öteki adı Ahmet Çakır!


Nazım ALPMAN

19.09.2024 14:51:00

YAZARLAR


ADANA’DA ÖLDÜRÜLEN KADINLARIN ANISI HATIRA ORMANI

DEMİRÇALI: “ÜRETEN KADINLARIN YANINDAYIZ”

50. SANAT YILI GECESİ

Haluk UYGUR yazdı/KEÇİ NİHAT...

“SEN VARSAN BİZ VARIZ”

ATLETİZMDE 3 AYDA 4 BİRİNCİLİK

ADANA’DA “I. ULUSAL AİLE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIĞI” SEMPOZYUMU

ÇUKUROVA’DA ÜCRETSİZ SAZ KURSU

YÜREĞİRLİ ÖĞRENCİLERE KİTAP DESTEĞİ

ABB’DEN GÜNEŞ ENERJİSİYLE ÇALIŞAN AKILLI SERA

AİLE HEKİMLERİ İŞ BIRAKTI

DEMİRSPOR’DA DALCI DÖNEMİ

VALİLİKTEN EMNİYET DEPOSUNDAKİ SİLAH AÇIKLAMASI

"10 AYDA 145 BİN TON ŞEKER İTHAL ETTİK"

42 ÜRÜNÜN 38’İNDE FİYAT ARTIŞI OLDU

ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERE NAKDİ DESTEK

GEVEN, UNUTULMADI