Düzgün COŞKUN

Tarih: 18.07.2025 01:06

"DİREKSİYONDA İKEN İNSAN HAYATINI DÜŞÜNDÜM HEP"!

Facebook Twitter Linked-in

 

"Çocuktum, ilkokula yeni başlamıştım, sanırım 1959'un Eylül Ayı’ydı. Babam elimde tutup beni okula götürdü. Giderken ağlıyordum. Köye bir araç geldi. Adının jeep olduğunu sonradan öğrendim. İçinden takım elbiseli biri indi.

***

Köy öğretmeni "Müdür Bey hoş geldiniz" dedi. Babam Muhtarı çağırmaya gitti. Ben de aracın önünde duran adama sordum: "Yoksa sen de öğretmensin"? 

***

Dedi ki, "Ben şoförün, bu aracı sürüyorum. Gelen de Nahiye Müdürü". Çocukluk bu, "Nasıl yürütüyorsun koca arabayı "dedim. Güldü, "yürütüyor, sürüyorum. Tuttuğum daire biçimindeki parçanın adı direksiyon simidi. Ben bu direksiyonu sağa sola çeviriyorum araç, gideceğimiz yere kadar bizi götürür"

***

Bu sözler Mastan Köyü ile Elazığ arasında 30 yıl minibüsle yolcu taşıyan ancak bırakın ceza yemeyi trafik polisinden uyarı dahi almayan Haydar Irgıt'a ait.

***

Haydar Irgıt bugün 73 yaşında. Fiziken yıpranmış ruhen turp gibi. Lakin yüzündeki çizikler derinleşmiş. Çay içerken sağ elinin titrediğini gözlemledim. Bir an gençlik yıllarını anımsadım, kendi kendime, "Hey gidi dünya, yıllar ne çabuk geçti" demek geldi içimden. Şimdi Köyde çiftçilik ve hayvancılık yapıyor. Araç kullanmıyor fakat gençlere araç kullanırken kurallara uymaları konusunda uyarılarda bulunmayı ihmal etmiyor. "Önce canınızı sonra araçtaki insanların canını düşünün. Bir gözünüz hız göstergesinde diğer gözünüz karşıdan gelen sürücüde olsun. Yolda araç sollarken takip mesafesine dikkat edin. Sakın ola kural ihlali yapmayın" diyor.

***

Mastan'da Haydar Irgat ile sabah kahvaltısında bir araya geldik. Sürücülüğe nasıl merak sardığını sordum, başladı anlatmaya. Direksiyona geçtiği ilk günkü heyecanı bir kez daha yaşadığını hissettim. Şöyle konuştu: 

***

"Seninle çocukluk arkadaşı sayılırım. İlkokulu bitirdikten sonra Babam beni ortaokula gönderemedi. Zaten çocukluğumdan beri şoför olmak istiyordum. Hiç muavinlik yapmadım. Askere gittiğimde mesleğimi sordular. Ben de şoför olduğumu söyledim. Kursa gittim. Şoförlüğü askerde öğrendim. Terhis olduktan sonra köyüme döndüm. Bir minibüs satın aldım. 1970’li yıllarda köyümüze yol yapılmıştı. Yaklaşık 30 yıl Mastan -Elazığ arasında direksiyon salladım. Kimsenin burnu kanamadan mesleğe son noktayı koydum. Şoförlük heyecanlı bir meslek, aynı zamanda yorucu ve yıpratıcı olduğunu söylemem gerekir. Dikkat gerektiriyor. Uykusuz, dalgın direksiyona geçerseniz kaza 'geliyorum' der. Direksiyon moral ister".

-Hiç ceza yemedim, polisten uyarı almadım-

Sürücülük yaptığı yıllarda kaç kez trafik cezası yediğini kazaya karışıp karışmadığını sorduğumda, kaşlarını çattı, sesini yükselterek dedi ki, "Ben, direksiyonu hem yaşamak hem de minibüsteki yolcuları gittikleri yerlere sağ salim ulaştırmak için kullandım, ölmek ya da öldürmek için değil. Direksiyona geçerken besmeleyi çektim inerken de Allah'a hamdolsun dedim hep. Allah'a şükürler olsun hiç ceza yemedim, polisten uyarı dahi almadım."

-Kağnı arabasının beni geçmesine izin veremezdim-

Daha sonra Haydar lrgıt ile aramızda şu çarpıcı ve ilginç konuşma geçti:

***

- "Köylüler, senin çok hızlı araç kullandığını söylediler ama sen hiç uyarı almadığını ifade ediyorsun burada bir tezatlık yok mu"? 

-"Gidip dosyama bakmanı isterim. Bırakın ceza yemeyi teşekkür bile aldım ama söylemek istemedim. Ben hızlı araç kullanmadım, kim söylemiş ise abartmış. Sen de yıllardır otomobil kullanıyorsun kimse kusura bakmasın asfalt yolda kağnı arabasının beni geçmesine de izin veremezdim. Benim yerimde olsaydın kağnı arabasının seni geçmesine izin verir mıydın, veremezdin ben de vermedim".

-Sipariş alma hikayesini bir de sen anlat-

-"Köy köy dolaşıp yolcu bindirip indirdiğin savlanıyor. Not tutmadığın halde çoğu zaman siparişleri adrese eksiksiz teslim ettiğini ve hiç kimseye " yok" demediğin konuşuluyor. Bunu nasıl başardınız"?

***

"Kusura bakma sen yıllarca gazetecilik yaptın, ama bu köyde doğup çocukluğun burada geçti. Köylerde hali vakti iyi olan da vardı kötü olan da. Elazığ'a gidecek durumu olmayan köylüye siparişini kabul etmem diyemezdin. Çünkü ben de yoksul bir ailenin çocuğuydum. Yolcu olarak bana verdiği parayla şehirde temel ihtiyaçlarını alır getirirdim. Yoksul insan da baba dua ederdi. Gazeteci olarak Başbakan, Bakan ve üst düzey yöneticileri takip ediyordun. Televizyonlarda seni izlerdik.

***

Bakan bir yerde yaptığı konuşmanın benzerini aynı günde bir başka yerde yaptığını bilmediğini söyleyebilir mısın? Ortaöğretim ve yüksek tahsil yapmadım ama şoförlük işim halkla uğraşmaktı. Kimse kusura bakmasın ama dersimi iyi çalışıyordum. Dolayısıyla kimin ne sipariş verdiğini hep aklımda tutuyordum. Zamanla kimin ne isteyebileceğini tahmin etmem hiç de zor olmadı".

***

-"Emekli oldun, şimdi baba mesleğini yapıyorsun tarımla uğraşıyor hayvancılık yapıyorsun, girdi fiyatlarının yüksek olması seni etkilemediğini söylesem"?

***

Haydar Irgıt, bu soruya bıyık altında gülerek, önce derin nefes alıyor, elindeki çay bardağını ağzına götürmeden şu cevabı yapıştırıyor: "Bildiğin sorunun cevabını benim vermemi istiyorsun, yakıştıramadım desem üzülmesin değil mı? Bana değil, 7-8 yaşındaki bir çocuğa sorsan sana cevap verir. Tarım da hayvancılık da bitti. Köylü, çiftçi tarlaya küstü. Nerede o eski çiftçilik? Girdi fiyatları her yıl katlanarak artıyor. Akşam yatıyoruz sabah akaryakıta yapılan zamla uyanıyoruz. Ekip biçiyorsun sattığın ürünün fiyatı girdi maliyetlerinin altında kalıyor. Gençler çiftçilik yapmak istemiyor. Şehir diyor başka bir şey demiyor. Nihayet köyde yaşıyorsan çiftçilik ve hayvancılık yapacaksın başka seçeneğin yok, aç kalacak değilsin ya"!

***

Haydar Irgıt şu sıralar köyde eşi ile birlikte sakin bir hayat yaşıyor. Çocukları şehirlerde ikamet ediyor Köy halkı kendisine "dürüstlük timsali" diye hitap ediyor. Yöre köylerden kendisini tanımayan da yok. Güçlü bir sosyal çevresi var. Selam vermediği insan arasanız bulamazsınız. 

***

Irgat'a son soruyu şöyle sordum: "Her insan hayatında bir kez olsun 'keşke şunu şöyle değil, böyle yapsaydım" dediği anlar vardır. Sen hayatında hiç "keşke" kelimesini kullandın mı "? 

***

Bu soruya gözlerimin içine bakarak sert bir üslupla şu yanıtı veriyor: "Benim o insanlardan ne farkım var. Keşke demedim desem inanır mısın, inanmazsın. Ben yalan söylemeyi beceremem. Vallahi billahi yüzüm kızarır".

***

Deneyimli sürücü Haydar Irgıt, sözünü şöyle bağlıyor: "Kurallar sürücüler için var. Yaşım hayli ilerledi. Bugüne kadar İncindim, fakat incitmemeye çalıştım. Beni ayakta tutan yoksul insanlara yaptığım iyilik ve yolcuların hayır duası oldu".


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —