İyi ve rahat günlerinizde, bolluk, bereket içinde yaşarken, kimseye muhtaç olmadan, sağlığınızın ve varlığınızın keyfini sürerken hiç kimse için “ben bu insanı çok iyi tanıyorum” demeyin.
Bir kişinin size hangi gözle baktığını, değer verip, vermediğini ancak ona muhtaç olduğunuzda anlarsınız. Size tepeden mi bakıyor, yoksa kendisiyle denk mi görüyor, hemen fark edersiniz.
Bazıları düştüğünüz anda üzerinize basar, size karşı içinde kalmış olan bütün kıskançlık, çekememezlik duygularını dışa vurur. Hatta fırsatını bulmuşken hatalarınızı, yanlışlarınızı, eksikliklerinizi tek tek yüzünüze yapıştırır, ezer, rencide eder.
Bazıları da elinizden tutup, ayağa kalkmanıza yardımcı olur.
Hani bir söz vardır “düş de gör dostunu” diye, aynen öyle.
İnsanlar aşağıdayken farklı, yukarıdayken farklı bakar etrafına.
Varlıklı olduğunda ruh hali ve davranışı değişiktir, yoksulluk içinde kıvranırken hareketleri farklıdır.
Nasıl farklı olmasın ki…
İnsanı dik tutan sağlığıdır. İnsanın kendine güven duymasını sağlayan varlığıdır. Varlıklı ve sağlıklı insanın sesi gür çıkar. Kimseye eyvallah etmez. Ensesi kalın, sırtını dayadığı sağlam kayalar vardır.
Onun için her şey iyidir yani.
Tabii böyle olunca kimin dost, kimin düşman olduğuna aldırış etmez. Çünkü yamuk yapacak olanın hakkından gelecek gücü vardır.
Kimsenin iç dünyasını, kendisi hakkındaki düşüncesini de merak etmez. Yüzüne gülmeleri yeterlidir.
Zaten güven duygusunu da yalnızca kendi adına kullanır. Güvendiği tek şey paradır, maldır ve o da kendisinde olduğundan, başkalarına güvense de güvenmese de onun için bir şey değişmez.
Çünkü harcamak istediğini kolayca harcayabileceğini düşünür. Ve bu yüzden de kendisinden korkulmasını bekler.
İşte bu ruh halindeki bir kişinin, başka insanları çok iyi tanıdığını söylemesi kadar dayanaksız bir söz olamaz.
Hep dağın zirvesinden aşağılara baktığı ve alttakiler onun gözüne çok küçük göründüğünden, durduğu yere göre değerlendirme yapar. Bu bakış açısıyla yaptığı değerlendirme de onu yanlışa sürükler.
Çünkü burada aşırı bir güven, ihtiyatsızlık ve tedbirsizlik vardır.
Bu nedenle eğer böyle bir durum, yani kimseye muhtaç olmadan, sağlıklı ve varlıklı günler yaşıyorsak, her şeyden önce çevremizdeki insanlara karşı dikkatli olmamız gerekir.
Allah’ın takdiridir; ayağımız taşa takılır yıkılırız, başımıza bir şey düşer, çelme takanlar, önden ittirip, arkamızda tuzak kuranlar olabilir ve birden bire ayaklarımız havaya, sırtımız yere gelebilir.
İşte o zaman tanıdığımızı sandığımız insanların gerçek yüzleri anında ortaya çıkar. Kimi maskesini fırlatıp atar, kimi dişlerini gösterir, kimi de üzerimize basıp geçer. Yerlerde sürünmemiz, toza toprağa bulanmamız bu gibilerin umurunda olmadığı gibi, mutlu bile olurlar.
Böyle durumlar için zamanında çevremize gerçek dostlar toplayabilmişsek eğer ne mutlu bize. Yoksa geçmiş ola… (T.D.)