SUAT UMUTLU

Tarih: 27.11.2025 22:12

BİR PORTRE: CUMHURİYETİN AYDIN YÜZÜ

Facebook Twitter Linked-in

"Eğer yaşamda bir amacın varsa, bunu yazarak anlat." - Anton Çehov¹

​Kimi mürekkebiyle, kimi kendi kanıyla,
Adını büyük harflerle tarihe yazdıran insanlar...

​Bugün "kalem kılıçtan keskindir" diyerek, topluma mal olmuş 'iyi' insanların silinip gitmemesi için karanlığa karşı mücadelesiyle mum olup ışık saçan 'yaşayan bir tarihi'; yüzlerce dağın, ovanın, nehrin haritasını çıkaran sanki bir kâşifi; kültürümüzün mozaiğini oluşturan onlarca kahramanı, yüzlerce değeri kalemiyle geleceğe taşıyan bir hazine bekçisini, bir ustayı yazmak ince bir buz tabakasında yürümek gibi olmalı.

​İşte,
'Yazan adam'ın ta kendisini yazmak...
Cumhuriyetin, aydınlanmanın yüzakı bir öğretmen olarak yazdıklarıyla ışık saçan, iz bırakan devrimci bir yazarı; nasıl yaşadığıyla 'rol model' olmuş 'iyi insan'ı yazmak haddim olmasa da, tarihe düşen bir vefa ve saygı borcu olsun istedim. Hatam varsa affola

*

Yazarın sorumluluğuna dair şöyle der:
"Bir yazar belki değiştiremez ama insanlara değiştirme isteği ve özlemi verir, yazarın sorumluluğu budur.
Yazar suskunsa vay haline dünyanın!"²

Ağrı Taşlıçay'dan İstanbul'a uzanan öğretmenliğinde, yaşamı, direnmeyi ve onuru öğreten bir rehber olmuş. Zaten öğrencileri de "O, bize kitaplardan önce insan olmayı öğretti." diyor.

O, emeğe sonsuz saygılı bir dost: Bir yoldaş, bir kültür hazinesi ve arkadaşlarından öğrencilerine, gazetecilerden edebiyat emekçilerine kadar herkes için 'iyi bir insan'...

12 Mart ve 12 Eylül sürecindeki yaşamı da dönemin aynası gibidir. Mesela, TÖB-DER yargılamasında; "...her ne kadar atfedilen eylemlerle ilgili mahkeme kararlarını savcılık kararlarını sunmuş olsalar da, o dönem devlet zafiyet içerisinde bulunduğundan bunlara ceza verilememiştir."³

Eee, "Şimdi veriyoruz" diyerek basmışlar cezayı...

Sivas'taki Madımak Oteli yangını için diyor ki: "Sivas Katliamı sırasında oradaydım, tesadüfen sağ kalanlardan biriyim. Sivas'ı unutmak adlı kitap yazdım..."³

Hapishane yıllarında, 'ben' duygusunun geride kaldığı bir dayanışma içinde onuruyla insan kalma mücadelesi verir: Sessiz sabahlar, paylaşılan ekmek, koğuşta dolaşan kitaplar... Bu arada, "Cezaevi beni yazar yaptı"³ diyor.

Sohbetlerinde, söyleşilerinde sadece bilgi aktarmayan, ahlâk dersi' de veren 'iyi bir hatip'... "Bizim yaptığımız, kendimiz için değil halkın sesinin hakkını teslim etmektir."³ diyor.

Ve... 
Mücadelesini, karanlıktan aydınlığa yolculuk yapan kuşağın omuzladığı ağır yükü alarak sürdürüyor. Aydınlanmaya adanmış araştırmacı kimliğiyle iktidarlara karşı dik duruşu ve halkın çıkarlarını savunması nedeniyle Çetin Altan'ın da "halkçı ve sorgulayıcı bir kalem" dediği bir gazeteci, bir yazar...

Roman, deneme, inceleme, biyografi türlerinde yüzlerce esere imza atmış birinin bu üretkenliği, yıllar boyu süren istikrarlı bir çalışma kültüründen geliyor olmalı. Esasen eserlerinde görülen berraklık bu alın terinin sonucunu göstermektedir.

Yani, arşiv tarayan, edebiyat dergilerinin mutfağında emek veren, yayınevlerinde sorumluluk üstlenen bir insan olarak; Türk devrimi, Atatürk, toplumcu gerçekçi edebiyatın büyük isimleri üzerine yaptığı çalışmalar, onu bir kültür aktarıcısı da yapıyor. Böylece gerek ahlaki duruşlarını ve gerekse insanlık sınavlarını aktardığı toplumcu yazarların mücadelelerinin de gençler üzerinde derin izler bıraktığı bir gerçektir. O, sevenleri için "karanlıkta mum yakan" bir adam...

40 Kuşağı...
Edebiyatın yaşama, yaşamın da edebiyata katılması ve toplumsal sorunlara eğilmesi kaygı yaratınca 'yeni' seslere ve soluğa, kendi özgünlüklerini katmayı başaran, faşizme ve geriliğe karşı sesini yükselten, boyun eğmeyen bu onurlu kuşağı, '40 Kuşağı Şairleri' kitabıyla yeniden okurlarla buluşturan bir kültür işçisi olmuş ki, bir 'aydınlanma neferi'nin derin iz bırakan somut kanıtlarındandır.

*

Gelin, onun kaleminden yani karanlıkta yaktığı mumun ışığından süzülen 'kültür hazinesini' inceleyelim. Hiç olmazsa, "Cumhuriyetin, Aydınlanmanın Yüzakları"nı ismen dahi olsa hafızamıza yazalım diyorum.

İşte, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve eğitim devrimcisi aydınlar ve efsane eğitimciler:

Atatürk'ün yol arkadaşı Mazhar Müfit Kansu;tam bağımsızlığımızın uyanık bekçisi Hıfzı Veldet Velidedeoğlu; belgelerle tarihi aydınlatan Bilal N. Şimşir; Yılmaz Kemalist ve Sosyalist Doğan Avcıoğlu. Cumhuriyet öğretmeni Hasan Ali Yücel; "İnsanın aklını ve elini kullanarak doğayı, kendisini ve toplumun yazgısını değiştirebiliriz." diyen İsmail Hakkı Tonguç; kız çocuklarının eğitim hakkını savunan Pakize Türkoğlu; bağımsızlık ve yurtseverlik öğretmeni Ceyhun Atıf Kansu; Anadolu'da suyu arayan adam Şevket Süreyya Aydemir; tiyatrodan romana bir Cumhuriyet aydını Turgut Özakman.

Toplumcu gerçekçilik ve halkın yaşamını, acılarını, umutlarını ve direnişini eserlerine taşıyan edebiyatın ölümsüz usta şairleri ve yazarlar:

Umut ve özgürlüğün şairi Nâzım Hikmet;umudun, sevdanın, Anadolu'nun şairi Ahmed Arif; şiirimizin yurtsever yürekli işçisi Hasan Hüseyin; özgürlüğün, kardeşliğin, halkın şairi Enver Gökçe; yaşamını şiire uyduran bir 'Garip' şair Orhan Veli; ozaninsan, ozanyurt Fazıl Hüsnü Dağlarca; 'ustalık ve tutku işi' dediği şiirle ikiz yaşayan şair Cahit Sıtkı Tarancı. Toplumsal gerçeğimizin aynası Kemal Bilbaşar; Bozkırın ilk kıvılcımı Mahmut Makal; Köy Enstitüsü'nden süzülen Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Dursun Akçam; umudun devrimci kalemi Demirtaş Ceyhun; unutulan yazar İlhan Tarus; gerçekçi ve insanî edebiyatımızın öncü romancısı Reşat Enis.

Fikir, bilgelik ve düşünce üretiminde; felsefeden siyasete, toplumsal sorgulamadan kültüre kadar aydınlanmanın farklı kollarında emek veren bilge insanlar:

İnsanı ve insanlığı aydınlatan büyük bilge Server Tanilli;toplum mimarı bilge Doğan Kuban; felsefeye insanı ve edebiyatı buluşturan bilge Afşar Timuçin; Adı Türkiye'nin belleğine yazılan bilge Melih Cevdet Anday; özgürlük aşığı bir hoca, yazar, siyasetçi ve aydın Mümtaz Soysal; demokrasi ve insan hakları savaşımcısı Muzaffer İlhan Erdost; özgürlük ve demokrasi arayışına adanmış bir ömürde Zekeriya Sertel; "Mayam Atatürk'tür" diyen bir kültür ve Anadolu sevdalısı Azra Erhat; aydınlığın ışıklarına yönelmekten usanmayan Vedat Günyol. Dil aydınlığımızın ustası Nurullah Ataç; denemenin, estetiğin ve sanat eğitiminin öncüsü Suut Kemal Yetkin; edebiyatımızın sevdalı karıncası Asım Bezirci; gerçek edebiyatçı Oktay Akbal; Halit Ziya Uşaklıgil; ince hüzünler yazarı Ruşen Hakkı; Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı.

Yakın tarihimizin çağdaş, öncü kadın aydınları, mizah ustaları ve kültürel figürler:

Karanlığı yırtan bilge kahraman Türkan Saylan;laikliğin yiğit savunucusu Bahriye Üçok; yakın toplumsal tarihimizin öncü ve mücadeleci kadını Sabiha Sertel; kadınlığın tacı, kadınlık savaşçısı Selma Rıza; kültür, bilgelik ve insanlaşma savaşımının parlayan yıldızı Suat Derviş; 12 Mart'ın 'doğrucu', 'feminist' yazarı Sevgi Soysal; kadın, emek, şiir, direniş diyen Şennur Sezer; "Selam olsun Türkiye'nin ve dünyanın aydınlık geleceğine" diyen Behice Boran; "Eğer yaşadığım çağ toplumda adaletsizlik üzerine kuruluysa başkaldırırım" diyen Mine Urgan; aşktan insan ve toplum gerçekliğine ulaşan yazar Peride Celal. Mizah deyince çağımızın Nasreddin Hoca'sı, insanoğlu insan Aziz Nesin; gülmecemizin bir büyük mizah ustası Muzaffer İzgü; doğanın, sokağın, 'küçük insan'ın sevecen öykücüsü Sait Faik Abasıyanık; fırçası, ses kayıt cihazı, daktilosu ve kalbiyle sonsuz Anadolu Yolcusu Fikret Otyam; Şairlik/İnen darbeyi duyabilmektir/ Kasların Liflerinde! diyen Can Yücel; ölümsüz bir aydınlanmacı, devrimci bilge yazar, usta Erol Toy; Türkçenin yurdunda büyük izler bırakan Emin Özdemir; Attila İlhan; Türkel Minibaş ve niceleri...

*

Peki, Ona göre 'yazar' kimdir, 'yazar sorumluluğu' nedir?

Diyor ki;
"Bir yazar,her şeyden önce aydın olma sorumluluğunu bilen, sanatın ve etiğin neferi olmalı, zira var oluş nedeni üretmek ve yaratmaktır, tıpkı Saltikov Şçedrin'in⁴ 'vicdan kayboldu' çığlığını yüreğinden aktarmak zorundadır. Louis Aragon'un⁵ tarif ettiği gibi 'bizi uyandıran bir gerçekliği anlatarak yaşamın aydınlığını çoğaltan', Nâzım Hikmet'in deyişiyle 'yalana karşı gerçek' olabilmektir. Bağımsızlık, laiklik, insan hakları gibi çağdaş değerlerin taşıyıcısı olmak ve 'dünyayı ödünç aldığımız çocuklarımız'a karşı hesap vermek zorundadır. Belki değiştiremez ama insanlara değiştirme isteği ve özlemi verir ki, yazarın sorumluluğu budur. Son olarak diyor ki: Yazar suskunsa vay haline dünyanın!"²

*

Neticeten;

​O, tarihten gelen insanî ve kültürel alanda unutulan ya da ihmal edilen yüzleri gün ışığına çıkarırken de, romanları yanı sıra, edebiyat, kültür, Atatürkçülük ve toplumcu gerçekçilik üzerine çok sayıda deneme ve inceleme kitabını da ilkelerinden asla taviz vermeden, onurlu, dürüst ve dik duruşuyla yazan ve herkesin saygısını kazanmayı başaran biri...

​Diyor ki;
"Yazdıklarım her insanın aydınlığı, özgürlüğü, umudu arayışıyla ilgili. Kimilerinin yaşamı, dayatılan kimi yanılsamalarla geçiyor olabilir ama dayatmalara karşı çıkan insanların soyu hiçbir zaman tükenmiyor. Ben bu gerçeğe parmak basmak istedim. Yaşamımız da bu değil mi zaten?"³

​Onun için, "Bir yazar ve aydın gözüyle; özellikle kültür, sanat, eğitim, edebiyat dünyasının içinde bulunduğu durumu cesurca saptayan ve bu durumdan kurtulmamız için düşünceler üreten uyarıcı yazıları aydınlık damarımıza değerli bir katkı oluyor." diyor Yılmaz Yeşildağ.

​Bir okuru, bir seveni ve günümüz yazarlarından Gülser Han ise: "Sizin hiç düşlerinizi gerçekleştirenler oldu mu?" diye sorup cevaplıyor: "Evet; benim oldu. Bana verdiği cesaret ve desteğiyle yazmayı çok istediğim iki kitabımı gerçeğe dönüştüren, yazmama vesile olan o güzel insan, İyi ki varsın ve iyi ki ben seni tanıdım can ağabeyim benim için çok özel ve değerlisin. Seninle bütünleşen kaleminde var olsun."

​Peki, bu portrenin amacı neydi?
Belki de Nâzım Hikmet'in o meşhur dizesindeki hakikati aramak:
"İnsanlarım, ah benim insanlarım, yalanla besliyorlar seni." diyen şaire karşılık, o dik duruşuyla "Yalana karşı gerçek. İşte yazar." diyerek, hayalindeki gazetede yazmaktan onur duyan birini yazmak istedim, hepsi bu..
​O, içimizden biri Öner Yağcı.
Saygıyla.


SUAT UMUTLU / 27 Kasım 2025

---

Dipnotlar:

¹ Anton Çehov (1860-1904): Modern kısa öykünün ve çağdaş tiyatronun kurucularından Rus yazar. "Vanya Dayı", "Vişne Bahçesi" gibi oyunları ve sayısız kısa öyküsüyle, sade ve derinlikli anlatımıyla bilinir.

² Cumhuriyet Gazetesi köşe yazısından: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/oner-yagci/yazarin-sorumlulugu-1116551

³ Hilmi Duyar ile röportajından: https://www.politikam.com/cezaevi-beni-yazar-yapti

⁴ Mihail Saltıkov-Şçedrin (1826-1889): İğneleyici hicivleri ve grotesk alegorileriyle 19. yüzyıl Rus edebiyatının en keskin toplumsal eleştirmenlerinden.

⁵ Louis Aragon (1897-1982): Fransız şair, romancı. Önce Gerçeküstücü hareketin içinde yer aldı, daha sonra Fransız Direnişi'nin önemli bir sesi oldu.

Biyografisi:

​ÖNER YAĞCI: 1951 Tokat Zile doğumlu. Tokat Öğretmen Okulu ve Gazi Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunudur. 12 Mart döneminde DEV-GENÇ davasında, TÖBDER davasında yargılanmış yedi yıla yakın cezaevinde kalmıştır. Öğretmenliğin ardından Cem, Çınar, Papirüs ve Engin gibi yayınevlerinde editör, redaktör ve yayınevi yöneticisi olarak çalışmış; çeşitli dergilerde deneme, eleştiri ve incelemeleri yayımlanmıştır. Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarıdır.
​Kardelen adlı dosyasıyla 1986 Akademi Kitabevi Roman Başarı Ödülünü, Turnalar ile 1988 Madaralı Roman Ödülünü, 1994 Sabahattin Ali Kültür Günleri Onur Ödülü ile 1995 yılında Truva Kültür Sanat Ödülleri Edebiyat Ödülünü, bu yıl Çankaya Cumhuriyet Roman Öykü Onur ödülünü ve 8. Uluslararası Özkan Mert Edebiyat Onur ödülünü aldı.
​1993 yılından itibaren yöneticiliğinde bulunduğu PEN Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı yanı sıra Türkiye Yazarlar Sendikası, 68’liler Birliği Vakfı, Dil Derneğinin üyesidir.

​Eserleri;
Kardelen, Turnalar, Gökyüzüne Akan Irmak, Yediveren, Kaptan adlı romanları...

​Sivas’ı Unutma, Umut İnsanda, Yine de İyimser, Dil Kaleminin Enstitüsü, Savaş ve Edebiyat, Küreselleşme Sürecinde Edebiyatımız, Emperyalizm ve Yurtseverlik adlı denemeleri...

​Şükran Kurdakul / Yaşamı ve Yapıtları, Fedailer Mangası / Rıfat Ilgaz’ın 40 Kuşağı Anıları, Ölümsüz Bilge Nasrettin Hoca ve Fıkraları, Yunus Emre, Köroğlu, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Hayyam, Ezop’tan Masallar, Aziz Nesin Aydınlığı, Aydınlığın Ustaları, Aydınlıklar Önümüzde, Nâzım Hikmet Aydınlığı, Nazi Kampları adlı inceleme yazıları...
,
Nâzım’dan Armağan:Şükran Kurdakul ve K. Coşkun’la, Ömer Seyfettin/ Seçme Öyküler, Aydınlatan Düşünceler, Çocuk Adları Sözlüğü, Çocuk Bahçesi/ Rıfat Ilgaz’ın Çocuk Şiirleri, Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Çevirileri Seçkisi, Cumhuriyet Dönemi Denemeler Seçkisi, Anadolu'nun Umudu: Aydınlık adlı derlemeleri...
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —