Mahmut TEBERİK

Tarih: 13.08.2025 10:32

CUMHURİYETİ KURANLARIN SINIFSAL YAPISI

Facebook Twitter Linked-in

11 Yıllık Trajedinin Özeti:

1912-1914: Osmanlı’nın çöküş dönemi, Anadolu’ya hapsedilişi, Balkan trajedisi

1914-1918: Birinci Dünya Savaşı.

Osmanlı, 3 milyona yakın askerle topraklarını savundu. 400 bin askeri şehit, 600 bin askeri gazi ve 300 bin askeri de İtilaf Devletlerince esir alındı ve bu savaştan mağlup ayrıldı.

Osmanlı Devleti’nin cephe gerisindeki en büyük sorunlarının başında ordudan firar edenler veya bakaya kalan askerler olmuştur.

Uzun süren savaşlar, psikolojik tükenmişlik, İtilaf Devletleri’nin propagandaları, iaşe ve lojistik sorunları, salgınlar, askerlerin ailelerini merak etmeleri ve haklı bir dava için savaşıldığına inanılmaması gibi birçok faktör etkili olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı, cephelerde ve cephe gerisinde de süren “topyekûn” bir savaştı. Askerlik çağına gelmiş 1869-1895 yılları arası doğumu olan erkekler genel seferberlik ile askere alınmıştır.

Dikkat! 26 yılda doğanların tamamı askere alınmış.

1918’de Osmanlı ordusunda 3 milyon askerin 500 bini firar etmiştir.

Çıkmaz sokak: “Savaşı eğer Almanlar kazanırsa, sizde Alman kolonisi olacaksınız. Eğer İngiltere kazanırsa mahvoldunuz!” Düyun-u Umumiye İngiliz Temsilcisi Adam Block 1914.

Ve savaşı İngilizler kazandı. Ancak, beklemedikleri, hayal bile etmedikleri bir gelişme yaşandı.

1919-1922: Kurtuluş Savaşı.

Birinci Meclis

23 Nisan 1920 tarihinde açılan 1. TBMM'yi oluşturan 390 üyeden 233'ü asker ve memur; 47'si din adamı; kalanlar çiftçi, tüccar ve aşiret reisiydi.” (Halil İnalcık, Atatürk ve Demokratik Türkiye)

Kurtuluş Savaşı’nın önder kadrolarının büyük bölümü, işçi sınıfındandı. Ancak bu insanlar sınıf kimlikleriyle yalnızca kendi sınıf çıkarları için mücadele etmedi. Mücadele programı, bağımsız bir devletin kurulması, korunması ve geliştirilmesiydi.

Belirleyici kimlik, vatanseverlikti.

Yapılan; bir ülkenin ve ulusun, Osmanlıdan kalan son toprak parçasının, misak-ı milli sınırlarının emperyalist işgalden kurtarılması mücadelesiydi. Ve en geniş kesimlerin desteği alınarak yapıldı.

Birinci Meclis, Kurtuluş Savaşını vermiş, saltanatı kaldırmış ve bağımsızlık için Lozan'da barış görüşmelerini yürütmüştür.

Meclis üyeleri zamanla, kişisel ve fikri konumlarına göre, kabaca 3 temel gruba ayrılmıştır.

1.Kalpaklılar, yeni bir devlet ve hükûmet kurma düşüncesi içinde olanlar;

2. Sarıklılar, şeriat hükümlerinin idareye hakim olması düşüncesi içinde olanlar;

3. Fesliler, Osmanlı hukukunun korunması düşüncesi içinde olanlar.

İkinci Meclis

Lozan barış anlaşmasını kabul etmiş, devletin şeklini belirleyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran meclistir. Güçler birliği ilkesi uyarınca, özellikle yasama ve yürütme güçlerini bünyesinde toplayan meclis hükümeti sistemidir.

2. Meclisin Mesleki Dağılımı:

F.Engels diyor ki:

Burjuvazi, toplumsal üretim araçlarının sahipleri ve ücretli emeğin işverenleri olan çağdaş kapitalistler sınıfıdır.

Proletarya ise, kendi üretim araçları olmayan ve yaşayabilmek için işgüçlerini satmak durumunda kalan çağdaş ücretli işçiler sınıfıdır.

Bağlı bulunduğu hukuki statü ne olursa olsun, üretken bir faaliyette bulunsun/bulunmasın veya emek‐değer kuramına göre değer üretsin/üretmesin, geçimini işgücü satışıyla sağlayan herkes işçi sınıfındandır, proletaryadır.

Marx ve Engels, 1848 yılında Manifesto’da şöyle yazıyordu: “Burjuvazi şimdiye kadar itibar gören ve saygılı bir huşuyla bakılan her mesleğin halesini çekip aldı. Doktoru, avukatı, rahibi, şairi, bilim adamını ücretini ödediği kendi ücretli emekçisi durumuna getirdi.”

Mustafa Kemal, Ekim Devrimi önderlerinden Frunze’ye der ki: İki üç kişi dışında, iktidarımızın başındakilerin hemen hepsi emekçiler arasından çıkmıştır. Herhangi bir servete sahip değillerdir.

Soru şu: “Vatan, savaşta fakirlerin, barışta zenginlerindir” özdeyişi bir kez daha mı doğrulanıyordu? Örneğin, bu günlerde ülkemize dayatılan sürece sermayenin tepkisi nedir? Hiç. Çünkü sermaye akışkandır, kaygandır. KOBİ ler hariç, büyük sermayenin vatanı yoktur.

Sonsöz:

Türkiye Büyük Millet Meclisinde milleti temsil ettiğini düşünen sayın vekiller!

Tam 11 yıllık trajediyi okuyup araştırın, inceleyin. Neden-sonuç ilişkisi bağlamında değerlendirip, vicdanınızın (eğer varsa) hassas terazisinde tartıp kararınızı ona göre verin.

Kemalistler bu toprakları işgalden kurtardı, imparatorluk bakiyesini vatan yaptı. Sizlerin görevi bu vatana sahip çıkıp, yaşanabilir kılmaktır, dağıtmak değil.

Aman ha aman, görevinizi yaparken, SEVR’i yırtıp atan 1. Meclise ve Lozan’ı onaylayan 2. Meclise ihanet edecek davranışlardan sakının.

Emperyal güçlerin eşgüdümünde, zaten Lozan’a, Cumhuriyete kökten karşı Ilımlı İslamcıların ve ayrılıkçı güçlerin kurduğu tezgâhta bez dokumayın.

Bugün ülkemizde en yakıcı sorun, 4Y “Yoksulluk, Yolsuzluk, Yasaklar ve Yozlaşma” olmak üzere dört bileşenden oluşan sultanizm ya da tek adam rejimidir. Bundan daha öncelikli, daha acil hiçbir sorun yoktur. Pusulanız, “bu rejimden nasıl çıkılır” yönünü göstermelidir.

13 Ağustos 2025

Mahmut TEBERİK

Kaynaklar:

1. Kemalist Devrimin Önder Kadrolarının Sınıfsal Niteliği. Yıldırım Koç. Aydınlık Gaz. 3 Aralık 2019 

2. 1. Dünya Savaşında Osmanlı Ordusunda Firari Askerler. Adem Çalışkan

3. II. Türkiye Büyük Mil. Meclisinin Yapısal İşlevi. Işıl ÇAKAN. Prof. Dr. Erol CİHAN. Doktora Tezi.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —