Düzgün COŞKUN

Tarih: 02.12.2025 11:37

DİZİLERLE KURULAN YAZGI…

Facebook Twitter Linked-in

“Medya” denilince, “umursamazlık” içinde olmayın! Örneğin televizyonları, gazeteleri, sosyal medyadaki “trol” enflasyonunu değerlendirip yorumlarken “en yapabilirler” demeyin; neler yapamazlar ona bakın! Yaklaşık çeyrek yüzyıldır “iktidar” olan Akp’nin; bunca yaşanan olumsuzluklara, yurttaşı sürüklediği çıkmazlara, yaygınlaşan kutuplaşmalara, hukuk tanımamazlığa karşın “iktidar” olma olasılığı konuşuluyorsa bu önce “medyanın” gücünden, ikincisi de “muhalefetin” beceriksizliğindendir!

Bakın “medyadaki” çığırtkanlara, herhangi bir gelişme konusunda “iktidarın” ilk ağızlarından bir “açıklama” gelmedikçe yorumdan uzak duruyorlar! Ne zaman ki “iktidar” açıklamalar yapıyor, ondan sonra “duvarını” yıkmış sel gibi saldırıyorlar! Bu enflasyon konusunda da, çözüm süreci konusunda da, asgari ücret konusunda da, yurdun bir köşesinde bulunduğu ileri dürülen petrol konusunda da, emeklinin enflasyona ezilmediği konusunda da… Bu “medyanın” gücü…

***

Asıl anlatmak istediğim ne “iktidarın” medyayı kullanması, ne de “muhalefet” olup da ses çıkaranların boyunlarına çökülmesi değil! Artık alıştık da ona… “İktidara” yakın olan “medya” her tür yalan/ eksik haber yapabilecek, televizyonlarında günlerce algılar oluşturmasına izin verilecek, sosyal medyada “laiklik karşıtı” söylemler artacak, ancak “muhalefetten” biri “hakaret” sayılmayacak/ tartışma konusu olabilecek sözlerinden bile günlerce/ aylarca içeride tutulacak! Akp “iktidarı” sürdükçe ya bunlara boyun eğip günü kurtarmanın yolları arayanak ya da bildiği doğrulardan ödün vermeden düşündüklerini yazacak/ söyleyecek boynuna çökülme yitimine karşılık…

***

Konum bunlar değil… Televizyon dizileri… Şimdi “ne olmuş dizilere” diye sormayın; diziler yalnızca eğlence değil, aynı zamanda toplumun bilinçaltına işlenen birer örgü gibidir. Sokaktaki şiddet, aile içinde çözümsüzlük, bilgisizlik, yazgıcılık ekranlardan evlere taşınıyor. Bu yapımlar, yurttaşın gündelik yaşamını yansıtmaktan çok, ona hangi sorunları olağan sayması gerektiğini işliyor. İşte bu yüzden diziler, medyanın en güçlü araçlarından biri olarak karşımıza çıkıyor!

Bugün ekranlarda izlediğimiz diziler, yalnızca kurmaca olarak değil; topluma hangi davranışların olağan, hangi çıkmazların kaçınılmaz olduğunu öğreten birer ders gibi işliyor. Şiddet, çaresizlik, yazgıcılık, bilgisizlik… Bunlar diziler aracılığıyla normalleştiriliyor. Yurttaş, ekranda gördüğü sorunları kendi yaşamında da olağan saymaya başlıyor. Böylece medya, haber bültenleriyle olduğunca dizilerle de toplumsal algıyı biçimlendiriyor. 

***

Akşam evde de olsanız, bir yerde konuklukta da televizyonlar artık yaşamın bir parçası… Her kanalda “başka” dizi de olsa, her dizinin içinde silahlar, her dizide “silahın” gücüne dayalı konulardan uzak durulamıyor! Dizilerin başrol oyuncusu, pusuya düşürdüğü kalabalığı kurşun yağmuruna tutuyor, sayısının ne olduğu bilinmeyen vurulmalar yaşanmasına karşın “nedense” her yerde elini/ kolunu sallayarak dolaşabiliyor! Bunlar çocukların, yetişkinlerin olduğu ortamda rahatça izleniyor! 

Televizyon dizilerinde silahın gücü, şiddetin olağanlığı, yazgıcılığın kaçınılmazlığı sürekli yeniden üretiliyor. Çocukların, gençlerin, yetişkinlerin aynı anda izlediği bu sahneler, toplumsal belleğe kazınıyor. Dizilerin kurmaca dünyasıyla da yurttaşın düşünme biçimini yönlendiriyor. İşte bu yüzden diziler, medyanın en güçlü ama en tehlikeli araçlarından biri olma özelliği taşıyor!

***

Televizyon dizilerinde sürekli yeniden üretilen şiddet, yalnızca kurmaca olmakla da kalmıyor; toplumsal yaşamın içine sızan bir algıya dönüşüyor. Aile ortamında aynı anda izlenen bu sahneler, geleceğin davranış kalıplarını da biçimlendiriyor. Medya, diziler aracılığıyla yurttaşa salt öykü anlatmıyor, yaşam biçimi dayatıyor. Eğer bu düzen sorgulanmazsa, şiddet olağan, çaresizlik yazgı, bilgisizlik sıradan bir yaşam biçimi olarak benimsenecek. Sokaklar birbirine saldıranlar, giden aracın önüne geçip yumruklaşanlar çocukların gözleri önünde yaşanıyor/ daha çoğu da yaşanacak!

***

Bugün medyanın “iktidarla” kurduğu ilişki, haber bültenleriyle sınırlı değil, dizilerin kurmaca dünyasında da kendini gösteriyor. “İktidarın” söylemleriyle yönlendirilen medya, gündemi nasıl biçimlendiriyorsa, diziler de toplumsal bilinçaltını aynı şekilde yönlendiriyor. 

Haberlerde “gerçek” algısı nasıl çarpıtılıyorsa, dizilerde de şiddet olağan, çaresizlik yazgı, bilgisizlik sıradan bir yaşam biçimi olarak sunuluyor. Böylece yurttaş hem haber ekranında hem dizi sahnesinde aynı mesajla karşılaşıyor: boyun eğmek, benimsemek, sorgulamamak… İşte bu nedenle diziler, “iktidarın” medya üzerindeki egemenliğinin en görünmez ama en etkili uzantısı olarak karşımızda duruyor. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —