Şevki Bey musikimizin en önde gelen bestekarlarındadır. Bestelerinin neredeyse tamamı, derin duygusal bir aşk temasına dayanır. Sevgiliye kavuşamama, ona duyulan içten bağlılık ve yakıcı özlem en belirgin çizgidir.
Çok erken yaşta ölmüş, iç dünyasındaki kırılgan duyguları eserlerine yansıtmıştır. Bu yüzden bestelerinde hüzünlü, ince ruhlu bir karamsarlık hissedilir. Sevgilinin vefasızlığı, gönül incinmesi, hayal kırıklığı, galiba en çok severek işlediği temalardır.
Bilmem ki şu eseri söylediklerime bir örnek olabilir mi…
Kimseler gelmez senin feryad-ı ateş-barına.
Yandın ey biçare dil, yandın melamet narına.
Ye’s ü sevda rengi çökmüş gül gibi ruhsarına.
Yandın ey biçare dil yandın melamet narına.
Yani,
Senin ateşler yağdıran feryadına kimse gelmez.
Ey çaresiz gönül, sen, azarlanma ateşine yandın.
Gül gibi yanaklarını sevda üzüntüsünün rengi kaplamış.
Ey çaresiz gönül, sen, azarlanma ateşine yandın.
Bu sıradan bir söz değil; kader, yalnızlık ve insanın iç dünyası üzerine kurulmuş bir duygunun dışa vuruşudur. .
Sözler, temelde derinden yanan bir iç sızısının görünmezliğini dile getirse de, aslında onun iç dünyasındaki bir yangını anlatır. Bu yangının dumanı dışarı sızmaz, çevresi tarafından fark edilmez ama “Feryad-ı ateş-bar”, ateş saçan, yakıcı bir çığlıktır.
Ne var ki, bu çığlığa “kimseler gelmez.” Neden gelsin ki, herkes zaten kendi iç acısının ağırlığını taşımaya çalışmaktadır. İşte aşığı, hem duyulmayan, hem de anlaşılmayan bir yalnızlığın içinde yanıp tutuşturan duygu budur.
İnsan bazen kaderin kuşattığı bir çemberde, kalabalıklar içinde dahi kendi ateşinin içinde yanar. Buna “kader sessizliği” denir mi, bilmem. Çünkü acı içseldir, size aittir, sizin acınızdır. Başkasının aynı şiddette hissetmesi mümkün değildir.
Sevgili ya uzaktadır, ya da duymazdan gelir. Hangisi olursa olsun, ikisi de acıdır. Acının büyümesinin asıl sebebi, aşkın cevapsızlığı, “ateş-bar”a dönüşmesidir. Aşığın isyanı da, hem sevgiliye, hem kadere, hem de kendinedir.
Galiba yeterinden fazla gevezelik ettim. Siz en iyisi şarkıyı Zeki Müren’den dinleyin, kim bilir belki de benim söylediklerinden fazlasını hissedeceksiniz.
YENİDEN, İYİ GECELER.