Bugünlerde sosyal medyada bir video dolaşıyor. Seyredenler birbirlerine de seyrettiriyor. Video: İki keklik türküsü. Bahçeli okuyor. Okuyor dediğim, çok şükür ki, türkü söylemiyor. Türkünün sözlerini şiir şeklinde söylemeye gayret ediyor.
Ama malum, Bahçeli’de bir hayli ciddi disleksi sorunu var Türkünün sadece bir kıtasını bile ezberleyememiş. Sözleri birbirine karıştırıyor, karıştırdığı kelimenin yerine kafasına göre başka bir kelime koyuyor; acayip yerlerde duraklıyor; vurgulamayı yanlış öğrendiği için etkili olsun diye avazı çıktığı kadar bağırıyor, çığlıklar atıyor dolayısıyla ne dediği de anlaşılamıyor.
O metni önüne kim koymuşsa, “Bu aptallığın ne gereği var,” demeden, “Nasıl döktürdüm ama,” diye düşünerek, coştukça coşuyor ve herkesi güldürüyor ama ortaya çıkan şey komik değil, gülünç,
Allah var, performansı müthiş. Çırpınıyor, yırtınıyor. Ben bir ara ,”Bu keklikler ne demek istemekte, nereye varmaya çalışmaktadır? Bunların alayını…” diyerek bitirecek sandım ama galiba metinde o sözler yoktu.
Dikkatle dinlerseniz, Bahçeli bunun bir kahramanlık şiiri olduğunu sanıyor ama öyle değil. İki Keklik Sarıkamış’ta şehit olan oğluna bir annenin yaktığı ağıt.
Edremit/Balıkesir’de yaşayan bir çift var: Kahveci Mehmet Şevket Efendi ve Şöhret Hanım. Balıkesir zeytiniyle meşhur. Hasat zamanı bütün köylüler zeytin toplamaya gidiyor. Şöhret hanım zamanın zenginlerinden olduğu için; zeytin toplamaya giderken bile rugan ayakkabılar ve gösterişli elbiseler giyiyor.
Bir de alışkanlığı var: Oturup kayalarda oturan keklikleri seyrediyor ve onlarla sohbet ederek oğlunun hasretini gidermeye çalışıyor.
Oğul Zekeriya Sarıkamış'ta Enver Paşa komutasında asker. Mevsim kış. Her taraf kar. Kar yağdığı zaman günlerce toprakta kalıyor ve her taraf dümdüz oluyor. Yol, iz dere, tepe belli değil. Kar aynı zamanda kuyuları da olduruyor ve yerleri kayboluyor.
Askerler yolda ancak karları tepeleyerek yürüyebiliyor. Fırtına her yeri dümdüz ettiği için Zekeriya arkadaşlarına yol açmaya çalışırken, bilmeden bir kuyuya düşüyor ve çırpına çırpına şehit oluyor.
Şöhret Hanım bu kara haberi kekliklerle sohbet ederken alıyor. Bir yandan keklikler öterken Şöhret Hanım da oğluna bu türküyü yakıyor.
İki keklik bir kayada ötüyor.
Ötme de keklik derdim bana yetiyor
Aman aman yetiyor.
Annesine kara da haber gidiyor
Yazması oyalı kundurası boyalı,
Yar benim aman aman yar benim.
Uzun da geceler yar boynuma
Sar benim aman aman sar benim
İki keklik bir dereden su içer.
Dertli de keklik dertsizlere dert açar.
Aman aman dert açar.
Buna yanık sevda derler tez geçer
Yazması oyalı kundurası boyalı,
Yar benim aman aman yar benim.
Uzun da geceler yar boynuma,
Yar benim aman aman yar benim.
SİZ BU DUYGULARLA TÜRKÜYÜ BULUN VE DİNLEYİN
• BENİM FAVORUM ZARA.
TAVSİYEM Mİ?
• BAHÇELİ’DEN DİNLEMEYİN DE KİMDEN DİNLERSENİZ DİNLEYİN.
• HATTA ONUN HİÇ BİR ŞEYİNİ DİNLEMEYİN.