Nurettin ÇELMEOĞLU

Tarih: 21.09.2025 22:16

KADINLAR HAMAMINA EN SON GİDİŞİMİ ANLATAYIM

Facebook Twitter Linked-in

 

Nur içinde yatasıca, babaannem romatizmadan şikayet eder ve bunedenle de ayda, iki ayda bir hamama gitmek isterdi. İki halamdan küçüğü ve amcamın eşi yengem de katılınca iki fayton araba tutulur,

Çarşı Hamamına gidilirdi. Herkesin beraberinde götürdüğü hamam bohçasına havlu, temiz çamaşırlar, sabun, fildişi veya boynuzdan yapılmış tarak ve kına konulurdu. Ben ve merhum kardeşim kadınları ürkütmeyecek kadar tıfıl, yani küçüktük.

Annem hamama her gidişimizde mutlaka “Tenha” tutardı. Hamamın sıcak bölümündeki özel odalardan biriydi tenha. Bizden başkasının giremediği hamamcık diyelim. Külhanın, yani hamamı ve suyu ısıtan dev ocağın üstünde yer alan ve 5-6 metre kadar çapı olan

göbek taşı çoğu kişinin dayanamayacağı kadar sıcak olur, daha çok terlemek isteyenlerce yeğ tutulurdu. Kadınlar hamamından aklımda kalan iki anıdan biri, banyoya getirti-

len gazozlar ve kebaplar. Sipariş dellek(*) tarafından, elbette bahşiş karşılığında yerine getirilirdi. Ben de birkaç kez imrenip kebap istemiştim.

Diğer anım ise hamam kültürünü tam öğrenmeye başlamak üzereyken çıkan olayla ilgili. Sanırım yaşım 6 gibiydi. Bir ara annemin bir kadınla ağız dalaşına girdiğini fark ettim. Rahmetlinin huyu değildi; şaşırdım. Karşıdaki kadın bir şeyler söylüyor ve ardından da tekrar tek-rar “Babasını da getireydin” diyordu. Hamamdaki kadının babamı neden isteyebileceğini düşünmeye çalışıyordum. Çok iyi resim yapar,

güzel yazı yazardı. Bir de gerçekten marangozlukta olağanüstü hünerliydi. Fakat hamamda bunlarla ne yapabilirdi ki!.. Nedeni her ne ise, babamı isterken, kibarca söyleyebilirdi...

O gün, kadınlar hamamına son gidişim oldu. Annem ve Babaannem için de öyle. Babam avlumuzun bir köşesine geniş sayıla-bilecek bir “hamamlık” yaptı. Altı soba, üstü su kazanı odunlu ısıtıcı ile

sımsıcak oluyordu. Girişinde de soyunma kabini vardı. Kurnası, curunu(**) ile bütünleşmiş bir mini hamam. İşte o günlerde, yaşımın ya da boyumun, bosumun kadınları rahatsız etmeye başladığını, nedenini

bilmeden anlamaya başlamıştım. Yıllar sonra zevk için erkekler hamamına gitmeye başladık.

Erkekler hamamı derken, hamam, aynı hamam; şafak vaktinden sabahın onuna kadar ve gün kararmasından gece yarısına kadar erkekler için, gündüzleri de kadınlar için hizmet ederdi.

Gençliğimizde, özellikle soğuk havalarda hamama girmek büyük

zevklerimiz arasındaydı. Arada bir tek veya çift de yaptırırdık. Tek,

sadece kese; çift ise kese ve keten elyafına bulanmış bol sabun köpüğü ile yıkanmaya denilirdi. Keseci ve yıkayıcı ayrı kişiler olduğundan

çıkarken havlu tutan ve kolonya serpenle birlikte 4 kişi yan yana gelir,

bahşişlerini alırdı. Romalılara uzanan tarihi ile Adana’mızda hamam

kültürü hayli eskilere dayanır. Soyunma salonundan, sıcağa dayanamayanların yıkandığı soğukluğa girilir, buradan da sıcak bölüme geçilirdi ki bunlara soğuk halvet, sıcak halvet denilirdi. Bizim Tenha dediğimize, eskiden halvet derlermiş. Ne var ki, bu halvetlerle Osmanlı sultanlarının cariyeli halvetleri ap-ayrı şeyler tabii...

Külhan, hamamın olmazsa olmaz bölümüdür. Şimdilerde sanırım akaryakıt yahut doğal gaz kullanılmaktadır; bizim zamanımızda odun

yakılır, közleri de genişçe bir alana yayılır, etrafında ıslak peştemallar kurutulurdu. Cumhuriyet sonrasında yaptırılan Torun Hamamı ile

Konya Doğan hamamı bir yana, Adana’nın 4 tarihi hamamı vardı:

IRMAK HAMAMI (Yalı Hamamı) 1494’te Ramazanoğlu Halil Bey zamanında, Romalılardan kalma bir hamamın temel, bazı duvarları ve külhanından yararlanılarak yaptırılmış. ÇARŞI HAMAMI Piri Mehmet Paşa tarafından yine eski bir Roma kalıntılarının üstüne1529’da inşa ettirilmiş, 1945’te Nuri Has tarafından yenilenmiş. YENİ HAMAM’ı Musabalıoğlu Mustafa Bey 1720’de yaptırmış. MESTAN HAMAMI da Ramazanoğlu Hacı Mahmut Ağa tarafından 1682 veya biraz dahaönce hizmet vermeye başlamış..

(*) Dellek: Tell’âk’ın Adanacasıdır; aslında erkek keseci ve yıkayıcıya denilirse de bizde çoğu kez her iki cins için geçerlidir. Normalde natır olmalıdır.

(**) Curun: Musluk ya da tulumba önündeki mini havuzun Adanacası; hamamda, sıcak ve soğuk su musluklarının altında, daha çok mermerden yapılma su havuzcuğu. Sıcaklığı burada ayarlanan su hamamtası ile dökülürdü.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —