Nazım ALPMAN

Tarih: 17.07.2025 01:12

KAVGASI VE SEVDASI BİTMEYEN KADIN!

Facebook Twitter Linked-in

 

Hayatı savaş meydanlarında geçmiş bir askerin anılarında bol bol silah, cephane, mühimmat, cephe, yıkım, işgal, zafer yer alabilir. Ama bir kadın gazeteci-yazarın roman gibi anılarını kaleme aldığı kitabı “barut” ile başlayabilir mi? Eğer söz konusu kişi Mine Kırıkkanat ise buna şaşırmamak gerekiyor. Çünkü o, pek çok ordunun flamalarında yer alan bir “savaş kartalı” ruhuna sahip olduğunu sayısız defa göstermekten çekinmedi. Bu ruhunu son olarak da yeni kitabında ortaya koydu. Mine’nin üç cilt olacağını söylediği anılarının birincisi “BARUT-Her Şeyin Bir Bedeli Var” başlığıyla Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı.

Kitabın önsözü barutun etkisiyle noktalanıyor: “Yaşam savaşında her birimiz içimizdeki barut kadar yer yaktık!”

Mine’nin barutu da kalemiydi; 311 sayfalık kitap yaka, yıka akıp gidiyor. Tek nefeste okunup bitiyor.

Mine Kırıkkanat’ın yakın çevresi anılarının nasıl bir etki yapacağını tahmin ediyordu. Çünkü dost sohbetlerinde bazılarını da paylaşıyordu.

BARUT sadece bir gazetecinin kendi hayatını değil, Türkiye’nin “yakın tarihini” de ayrıntılı olarak aktarıyor. Mesela 12 Mart 1971 Askeri Darbesi dönemi… Lideri Mahir Çayan olan, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C) İsrail’in İstanbul Başkonsolosu olan Efraim Elrom’u kaçırmış ve “infaz” etmişti. İsrailli diplomatın cesedi 23 Mayıs 1971 günü Nişantaşı Hamarat apartmanında bulundu. Bunun üzerine İstanbul’da 15 saat süreyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sonrasını kitaptan okuyalım:

“İstanbul karış karış aranmış Elrom’u öldürenler bulunamamıştı. THKP-C militan avı sabah da helikopter ile devam etti. Ama nafile kimseyi yakalayamadılar. Onların yerine içlerinde Prof. Dr. Mümtaz Soysal, gazeteci Uğur Mumcu, yazar Fakir Baykurt, Prof. Dr. Muammer Aksoy, yazar Yaşar Kemal, Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya gibi ünlü aydınlar gözaltına alındılar. İki gün sonra bu isimlere Türkiye İşçi Partisi (TİP) liderlerinden Behice Boran ve şair Fazıl Hüsnü Dağlarca da eklendi!”

(2025 Türkiye’sinde yaşananlara bakınca elli yılda bir arpa boyu yol alamamış olduğumuzu rahatlıkla görebiliyoruz. Bir devlet aydınlarına düşmanlıkta bu kadar mı “istikrarlı” olabilir?)

Mine Kırıkkanat’ın siyasi yelpazedeki yeri çok net olarak bellidir. Cumhuriyetçi bir ailenin Cumhuriyet’le bütünleşmiş kızıdır. Ama o ailenin bir de “sağ” yanı vardır. Mesela Türk diplomasisinin parlak büyükelçisi ve AKP milletvekili, Volkan Bozkır Mine’nin kuzenidir! Bu yakınlığın nedenleri ve sonuçları kitabın sayfaları içinde ayrıntılı olarak yer alıyor.

BARUT’ta Mine’nin aşkları da var. Birinci kitapta “en büyük aşkı” gazeteci yazar Çetin Altan’a tam 144 sayfa ayırmış. Altan’ı anlata anlata bitiremiyor!

Kitabı eş zamanlı olarak okuduğumuz bazı arkadaşlar “Çetin Altan’ı bir hayli kesip biçmiş” yorumunu yaptılar. Kadın arkadaşlar ise farklı duraktaydılar:

-Bunca yıl sonra da frenlenemeyen öfkede, hâlâ bitmeyen bir aşkın da izi yok mu?

Kitabın alt başlığında da Çetin Altan’ın izi olduğu görülebiliyor:

“Çetin, günlük köşe yoksunluğu çekerken sık sık çok doğru bir tespitle ‘Hayatta her şeyin bedeli ödenir’ derdi!”

Mine Kırıkkanat’ın hayatının bu bölümünü okuyanların ortak yargısı “kavga” onun hamurunda var demeden edemiyorlar. Düşünsenize bir Fransız okulunda öğretmen olarak iş başvurusu yaptığı sırada müdür onu ayakta tuttuğu için Fransız yöneticiyi “siz Türkiye’desiniz, okulda bir tane Müslüman çalışan yok” diye bir güzel fırçalayıp çıkıyor.

Ve işe alınıyor!

Çalıştığı yayın organlarında da bu tavrını sürdürdüğü biliniyor. Sözleri Aysel Gürel’e, bestesi Onno Tunç’a ait olan Sezen Aksu’nun ünlü şarkısı, Mine Kırıkkanat’a çok yakışıyor:

-Kavgası ve sevdası bitmeyen kadın!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —