İfral TURGUT

Tarih: 23.10.2025 00:01

KIBRIS

Facebook Twitter Linked-in

28 Eylül 2025 günü, “Yavru Vatandan Laiklik ve Demokrasi Dersi” dersi başlıklı bir yazı yazmış ve eğitimde Kıbrıs’a ihraç etmeye çalıştığımız molla rejimini, Kıbrıs halkının öğretmeniyle, öğrencisiyle, velisiyle, öğretmen dernekleriyle, Sivil Toplum Kuruluşlarıyla nasıl karşı çıkarak önlediğini ve çağdaşlığa nasıl sahip çıktığını anlatıp, yazıyı şöyle bitirmiştim:

“Laikliğe sahip çıkma temelinde birleşen kamuoyu gücünü de arkasına alan Kıbrıs Anayasa Mahkemesi kıyafet tüzük değişikliğini iptal etti.

Kıbrıs'ta halk kazandı!

Kıbrıs'ta mücadele kazandı!

Kıbrıs'ta Laiklik Kazandı! 

Kıbrıs'ta Atatürk Devrimleri yenilmedi!” 

Kıbrıs şimdi de aynı güç ve anlayışını, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gösterdi. George Carlin’in, “Büyük gruplar halindeki aptal insanların gücünü hafife almayın,” sözünü her alanda geçerli ve herkesi aptal zanneden hükumetimiz, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı desteklemek için Kıbrıs’sa kalabalık bir milletvekili grubuyla,  türkücü Yavuz Bingöl, ve eski futbolcu Mesut Özil’i gönderdi. Cüppeli Ahmet camilerde Ersin Tatar için dualar etti, ne dinlediğini bile bilmeyen cemaat, “Amin,” dedi. Sonuç: Demokrasiyi ve bağımsızlığı temsil eden Tufan  Erhürman, kendi partisinin bile iki misli oyunu alarak seçimi kazandı.

Her olaya maydanoz Bahçeli, “PKK kendini feshetsin, ön şartsız  olarak silah bıraksın,” dedi de otuz şalvarlı militan silahlarını bir tencereye bıraktı ya, bunu da öyle olacak zannederek, “ % 65 katılımlı seçim Kıbrıs halkının iradesini temsil edemez. Parlamento hemen toplansın kendini feshetsin, Düzce’den sonra Kıbrıs’ın plaka numarası 82 olsun, Kıbrıs Türkiye’nin 82. vilayeti olsun,” dedi. Hayda. Bunun adı diplomasi mi, densizlik mi? 

Akşam seyrettiğim kanal reklama girince, Sözcü TV’ye geçtim. Serdar Denktaş konuşuyordu. Bahçeli’nin bu çiğliği Kıbrıs halkını bir hayli üzmüş, dahası kızdırmıştı. Serdar Denktaş Anavatan-Yavru Vatan ilişkisini şöyle anlattı: “Annem 86 yaşında öldü. Ölürken bana, ”Yavrum, kardeşlerine bakarak ol,” dedi. Ben onun yavrusuydum. Evime gelir, dolapları karıştırır, her şeyimi düzeltmeye kalkardı. Ben de, ”Anne bu benim evim,” derdim. Annemin evimi karıştırması beni rahatsız eder miydi? Evet. Ama bu benim anneme olan sevgimi azaltmazdı. Ancak, burası benim evimdi ve ben evimde istediğim gibi yaşamak isterdim. ”Sen işine bak, her işe burnunu sokma,” sözü bundan daha güzel anlatılır mı? Bu sözlerin yorumuna gerek var mı?

Lefkoşa’ya bir saray yaptık. 600.000 metrekare. Dolmabahçe Sarayının üç katı. Avrupa’daki sarayların hepsinden büyük. “Sizin itibarınız yok. Alın bunu itibarlı olun,” dedik. Hiç bilemedik Kıbrıs halkına hakaret ettiğimizi. Oysa Kıbrıs halkının itibar algısı başka türlüydü. Serdar Denktaş şöyle anlattı itibarı: Bizim için itibar tüm Kıbrıs halkının aynı restoranda aynı yemeği yiyebilmesi, aynı pazarda aynı parayla ihtiyaçlarını karşılayabilmesidir. Daha büyük meclis binamız olduğu için daha itibarlı değiliz, daha gururlu bir millet olduğumuz için daha itibarlıyız.

Tane tane anlattı Serdar Denktaş: Kıbrıs’tan bakınca Torosları görürüz. Orada bizim 85.000.000 kardeşlerimiz yaşar. Ama burası da bizim vatanımız. Uğrunda savaştığımız, kanımızı döktüğümüz, canımızı verdiğimiz, içinde yaşadığımız vatanımız. Bizim iki vatanımız var. Birincisi Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, ikincisi Rauf Denktaş’ın cemaatten devlete dönüştürdüğü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Dünya bizi tanımayabilir. Ama biz yine de kendi kendini yönetebilecek bir devletiz. Elbette Türkiye’ye bağlıyız ama bağlı olmakla bağımlı olmayı de birbirinden ayırmayı biliriz.

Vatanımızı, milletimizi severiz. Milliyetçiyiz. Askerliğini bedelli olarak yapanlar, bize milliyetçilik öğretmeye kalkmasınlar. Önce  Mehmetçik nedir, mücahit nedir, onu öğrensinler. Biz Atatürk’ün yolundan hiçbir zaman dönmeyeceğiz.

 

BANA GÖRE, HAKLI SERDAR DENKTAŞ. ÖĞRENMELİYİZ. ÜSTELİK,

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —