İfral TURGUT

Tarih: 27.05.2022 17:09

KÖLELİĞİN KISA TARİHİ

Facebook Twitter Linked-in






Köle, başka bir insanın malı olan, herhangi bir eşya gibi alınıp satılabilen kişidir. Kölelik, eski çağlardan, 19. yüzyıla kadar çeşitli biçimlerde var olmuştur. Köleler taşınır, herhangi bir mal gibi görülürdü. Hiçbir hak ve özgürlükleri yoktu. Kendilerinden istenen her türlü işi yapmak zorundaydılar. Ağır yaşam ve çalışma koşulları, insan sayılmamaları, binlerce kölenin ölümüne yol açtı.





İnsanlar tarih boyunca, çok çeşitli yollarla köleleştirildiler. Savaşta tutsak edilmek, bir suç nedeniyle cezalandırılmak, borcunu ödeyememek, ya da köle ana babadan dünyaya gelmek, köle olma sebebiydi. Kurtulmanın tek yolu ise, efendisince özgürlüğünün geri verilmesi, yani azat edilmesiydi.





İnsanların ancak kendi yaşamlarını sürdürebilecek kadar üretebildikleri eski çağlarda kölelik yoktu. Zamanla üretimde kullandıkları araçlar geliştikçe ,tüketebileceklerinden daha fazla üretmeye başladılar. Bundan sonra, savaş tutsaklarını öldürmek yerine kendileri için çalıştırmaya başladılar ve onların ürettikleri fazla ürüne el koydular. Böylece köleler ve kölelik doğdu.





Eski Yunan’da kölelik ciddi manada artmaya başladı. Köle sayısı çok artan Roma İmparatorluğunda, kölelerin bazıları madenlerde ve taş ocaklarında çalıştırılırken, bazıları da halkı eğlendirmek amacıyla yırtıcı hayvanlarla ya da birbirleriyle ölümüne dövüştürülüyordu. Bu dönemde, birçok kölenin içinde bulunduğu koşullara başkaldırarak ayaklandığı çağ oldu. Bunların en önemlisi Spartaküs Ayaklanmasıydı.





Transatlantik Köle Ticareti, Amerikan Kolonilerinde ve daha sonra Amerika Eyaletlerinde işgücü eksikliğinden ortaya çıktı. Avrupa Kolonileri içinde işgücünden yararlanılan ilk köleler Amerikalı yerlileriydi. Bu durum Afrika’dan uygun fiyata köleler getirilinceye kadar sürdü.





Köle taşıyan gemilere, “Tumberio”, yani “ölü taşıyıcıları” adi verilmişti. Bu gemilerdeerkekler ayaklanıp gemideki beyazları öldürürler korkusuyla güverte altına, üst üste yığılır, zincirlerle bağlanırdı. Kadınlar arka kamarada toplanırdı. Doğal ihtiyaçlarını gidermek için sintineler vardı, ama çoğu yerini kaybetmek korkusuyla bulunduğu yerde rahatlıyordu.  Yolculuk sırasında ölüm oranı, havasızlık, boğulma ve salgın hastalıklar yüzünden %50’yibulurdu. Çoğu zaman salgınlarla baş edebilmek için hastalar hemen öldürülürdü.’





Maddî çıkarı gereği kölelerin karaya sağlam çıkması çok önemliydi. Bu yüzden de köleleri zinde tutabilmek için her gün onları düzenli olarak güverteye çıkarırlar ve dans ettirirdi. Dans tayfaların kırbaçlarını kölelerin çıplak vücutlarına şaklatması ve kölelerinde can havliyle sağa sola kaçışması şeklinde olurdu.





Bazı kaptanlar,  hastalık ve ölüm riskinin azalacağını düşünerek gemiye az köle alırlardı. Bazıları ise, nasıl olsa yolda bir kısmı ölecek diye, geminin alabildiği kadar köle yüklerdi.  





Kölelik 15. Yüzyıldan itibaren 400 yıl sürdü. Denizcilikte güçlenen İngiltere köle ticaretinin lideriydi. Bristol ve Liverpool’dan yola çıkan dört gemiden biri köle ticaret gemisiydi..





Atlantik Köle Ticareti ilk olarak Hawai Devrim’inde resmen yasaklandı. Danimarka köle ticaretini kanunla olarak ilk ülke oldu.İngiltere köle ticaretini yasaklayınca, Amerika da onu takip etme gereği hissetti. 





SORULARIM ŞUNLAR:























Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —