Düzgün COŞKUN

Tarih: 22.11.2025 16:02

PERİ'YE MİMAR, MÜHENDİS VE ŞEHİR PLANCISI UĞRAMAMIŞ!

Facebook Twitter Linked-in

Geçmişte ticari hacim açısından şehirleri aratmayan yoğunluk yaşanıyordu Peri Kasabası'nda. Yöre halkı Peri'yi anlatırken, "Kadim ticaret merkezi" diye nitelendiriyordu. Peri'de sadece ticaret canlı değildi, insanları da sıcak ve samimiydi. Hele esnafın müşteriye gösterdiği hassasiyet, ilgi ve mütevazi duruş görülmeye değerdi.

***

"Peri" derken, efsanelerde yer alan, olağanüstü güzel hayali varlıktan söz etmiyorum. Dersim coğrafyasının en eski kasabasından bahsediyorum. Geçmişteki canlı ticari hayati tamamen sönen, işsizlik ve yoksulluğun pençesinden kurtulamayan 2 bini aşkın nüfuslu belde hakkında ne yazacağımı bilemiyorum.

***

Belde merkezinde nereye bakarsanız bakın; eski günlerdeki canlılığı göremezsiniz. Yıkık ev ve dükkânların duvarlarındaki taşlara dokunsanız dile geliyor sanki! Çünkü hayal ettiğim belde ile gördüklerim arasında ben (Ağrı Dağı kadar diyeyim, siz kıymetli okuyucularım isterseniz Everest Tepesi) deyin, gelişmişlikten o kadar uzak büyük köy konumundadır Peri!.

***

Yöre halkı tarafından hâlâ Peri olarak bilinen Akpazar Beldesi'nde ne yazık ki rüzgar hep ters yönden esmiş. Estiği yerleri de yıkıp geçmiş. Çarşıbaşı, Güneşler, Esen ve Güney Mahallelerinde rüzgar, daha doğrusu kasırga güzel olan ne var ise alıp götürmüş. Geride ağır doğa koşullarına inat ayakta kalmaya direnebilmiş birkaç ev ve dükkân kalmış.

***

Kalaycılık, demircilik, semercilik, testi imalathaneleri, bakırcılık gibi sanat eserleri adeta yok olmuş. Mahalle statüsündeki köylerde de altyapı ve içme suyu sorunu yaşanıyor. 

Geçmişte esnaf her sabah dükkânlarının önünü temizlerken, çay içerek sohbet edermiş. Günümüzde ne o esnaf ne de sohbet edebilecek insanlar kalmış. Çoğu ebediyete intikal etmiş, hayata kalanlar ise çeşitli nedenlerle dünün kasabasını bugünün beldesini terk etmek zorunda kalmış. Halen yaşamını güçlükle sürdürebilen insanların yüzlerinden düşen bin parça! 

Fiziksel bir reaksiyon olan gülmeyi dahi unutmuşlar sanki.

***

Oysa her insan mutluluk duyduğu durumlarda gülmek ister. Fakat Peri halkı içten tebessüm etmeyi unutmuş, bırakın kahkaha atarak gülmeyi!

***

Gittim, gezdim, gördüm, Peri'den Kasırga geçmiş sanki!

***

Adı büyük, kendisi küçük hatta yok hükmünde bir belde konumunda. Aslında belde demek bana zul geldi. Çünkü modernleşme adına tek bir cadde ve sokak yok. Yollar köstebek yuvasını andırıyor. Her yer delik deşik. 

***

"Bakımsız" demek hafif kalır Peri için. Kasaba iken Çarsancak yöresinin ticaret merkeziydi. Tarıma Dayalı sanayi gelişimine açıktı. Ya şimdi! Köy ile kasaba arasında bir noktada. Hem de yerinde saymıyor aksine geriliyor. Asırlar geçmiş fakat kırsal özelliğini aynen koruyor.

- Peri, teknik elemandan yoksun bir belde -

Demem o ki, bu beldeye sanki kazma değmemiş, iş makineleri uğramamış, mimar, mühendis, şehir plancısı bu beldeye ayak atmamış! 

Yukarıda değindiğim gibi, Peri'yi deprem değil, sanki Kasırga vurmuş. Her tarafı harabeye dönmüş. 

***

Oysa, cennet gibi bir doğaya sahip. Kaynağını Erzurum'dan alan Peri Çayı; Beldenin doğu ve batı yöndeki arazilerini yalıyarak geçiyor. Munzur ve Murat gibi kollarla birlikte Keban Baraj Gölü'ne dökülüyor. Nedense bu beldeye beklenen hayatı verememiş, veremiyor. Çünkü yatırıma ivme kazandıracak projelerden yoksun bir beldedir Peri!..

Peri Çayı tüm bu güzelliklere rağmen Peri'nin gelişmesine kol kanat gerememiş, boş yere akıp gitmiş!

- Peri'ye "Küçük Paris" demek isterdim ama! -

Şaşkınım!

***

Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Doğanın güzelliklerini yeşilin tüm tonlarını kucaklayan bir tabiatın içinde var olan her türlü güzelliği içinde barındıran dünün kasabası, bugünün belde statüsündeki Peri'yi çok gelişmiş, modern bir "şehir" olarak hayal ediyordum. Gittim, gezdim gördüklerime inanamadım. Tek tümce ile büyük hayal kırıklığına uğradım. Belde merkezinde adım attığım her yer köstebek yuvasını andırıyordu.

- Belde halkı zor yaşam koşullarına büyün eğmiş -

Beldede zor yaşam koşulları insanlarda konuşacak mecal bırakmamış. İnsanların yüzleri solgun, moralleri bozuk, halsiz ve bitkin durumdalar. Kahvenin önünde volta atan orta yaşlı bir kişinin, nefes almakta zorlandığını görüp yanına yaklaştım:

- "Siz neden oyun oynamıyorsunuz?" diye seslendim. Seslendiğime de pişman oldum. Yüzüme bir bakışı vardı ki, inanın ürktüm desem yeridir. Orta yaşlı kişi, "Burada bir bardak çay 10 Tl. Sor bakayım günde kaç kişi kahveye gelip oturuyor, oyun oynuyor, çay içiyor? Çoğumuzun cebinde oyun oynayacak para yok. İş de yok" demesin mi?

***

- Gidip gezip gördüğüm Peri eski "Peri" değil -

Nasıl yanıt vereceğimi bilemedim. Dilim varmıyor ama biraz önce ifade ettiğim gibi bu belde de rüzgar hep ters yönden esmiş. Peri geçen yarım asrı aşkın döneme rağmen gelişen değil, her yönüyle gerileyen ciddi manada kan kaybeden bir hal almış. 

***

Kasaba iken, ticari hayat bağlamında Çarsancak yöresinin gözdesi idi. Uzun yıllardır kapalı olan dükkanların saçaklarında kuşlar yuva yapmış. Kapılar çürümüş, kilitler pas ve kirlilikten görünmez olmuş. 

- Çaresiz insanların çığlığını duyan da pek çıkmamış -

"Her şehrin kendine has bir ruhu var" derler ya! İnanın Akpazar (Peri) Beldesi'nde bu ruh da yok olmuş. Asırlar öncesine uzanan bir geçmişe sahip Peri, yeni kimliğiyle Akpazar, sorunlar yumağı içinde kaybolmuş bir görüntü sergiliyor adeta. 

***

Biraz daha ilerliyorum ve bir kahvehanenin önünde oturan yaşlı insanlara selam verip, beldenin neden bu kadar rutin hizmetlerden yoksun bırakıldığı veya kaldığını soruyorum. Beklediğim yanıtı veren çıkmıyor. Birbirlerinin yüzüne bakıyorlar. Ancak konuşmak istemedikleri her hallerinden belli oluyor. Gözlerini başka yöne çeviriyorlar. Sessiz kalmalarına anlam vermeye çalışıyorum. 

***

Çaresiz insanların çığlığını duyan da pek çıkmadığını sezinliyorum. 

***

- Peri Beldesi'ne ayak basmadan önce mutluydum - 

Oysa Peri'yi, hayatlarından memnun görünen insanların yaşadığı bir belde olarak biliyordum, yanılmışım hem de çok. Eski dayanışma kültürü, gülüp eğlenme, sorunları birlikte aşabilme yetkilerini de büyük ölçüde kaybetmiş insanları karşımda görünce, bu beldeye geldiğime bir değil, bin kez pişman olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.

- Tanımadıkları insana kuşku ile bakılıyor Peri'de -

Peri geçmişte komşuluk ilişkilerinin en üst düzeyde olduğu, herkesin herkese selam vermeden geçtiginin görülmediği bir kasaba idi. Şimdi birbirlerinin yanından geçen insanlar, sanki "kerhen" selamlaşıyorlar. Ellerini kaldırıp başını hafif öne eğip geçiyorlar. Peri'de hal hatır sormak, birlikte oturup sohbet etmek ya da komşu ziyaretlerine gitmek tarihe karışmış. 

***

Kahvenin önünde sandalyede oturan üç yaşlı insan, önce yüzüme bakıyor, beni baştan ayağa kadar süzüyor. Sonra birisi, "Siz nereden geldiniz, kimi arıyorsunuz" diye soruyor. Tedirgin bakışlar üzerimden eksik olmuyor. Tebessüm ederek diyorum ki, "Önce bir hoş geldiniz" demek yok mu? Peri'nin sıcak insanları konuklarını böyle mi karşılar" derken diğeri boş sandalyeyi göstererek, "Buyurun oturun. Çay içer misiniz" diye sesleniyor. Öteki "Galiba yabancısınız. Yoksa buraya yeni atanan öğretmen mısınız" diyor.

***

Şu karşılığı veriyorum: "Hayır! Gazeteciyim. Adana'da ikamet ediyorum. Peri'de ortaokulu okudum. 59 yıl sonra buraya ilk gelişim. Ama karşımda viran olmuş bir Akpazar (Peri) gördüm. Böyle bir belde görmeyi hiç beklemiyordum. Geçmişte Dersim coğrafyasında derin izler bırakan Peri'yi cin mı, çarpmış bilemiyorum. İnanın çok üzgünüm".

- Peri, sosyal ve ekonomik olarak ağır bedeller ödedi-

Sırtını sandalyeye dayayarak konuşan yaşlı insan, "Ben burada doğup büyüdüm. Yaşım 81. Bu kasaba ilk kez bu kadar kan kaybetti. 1980’li yıllardan sonra ağır bedeller ödedi. Ticaret yok oldu. İşsizlik aileleri böldü. Kasabadan şehirlere hızlı göç başladı. Evler boş kaldı. Yıllar geçtikçe yıkılıp enkaz halini aldı. Kahveye girin 20- 30 yaşlarında kimseyi göremezsiniz. Gençlerin kasabayı terk edeli yıllar oldu.

- Bu belde biz yaşlılara kaldı, çocuk sesine hasretiz-

Peri, biz yaşlılara kaldı. Eski Peri'den eser yok. Hani müşteriden fırsat bulup namaza bile gidemeyen esnaf? Etrafa şöyle bir bakın açık dükkanlar var mı? Kadın ya da çocuk sesi duyuyor musun? Burası sessizliğe gömülmüş bir belde. Çaresiz insanların çığlığını duyan olur mu hiç! Peri'yi ne soran ne de arayan var. Politikacılar seçimden seçime uğruyor. Burada ticari hayat çoktan bitti. Tarımla uğraşan da yok. Hepimiz yaşlıyız. Halimiz ortada, derdimizi kimseye anlatamıyoruz. 

- Acı ama gerçek Akpazarlılar çocuk sesine hasret -

Size bir şey söyleyeyim mi, benim 40 yaşına girmiş bekar oğlum var. Evlenmek istemiyor. Annesi " Neden" diye soruyor. Oğlan, "Eşime ve çocuklarıma iyi bir hayat veremiyorum. Aldığım maaş bana yetmiyor. Ailemi nasıl geçindirebilirim. Günahlarını niye alayım" diyor. Sadece biz değil bu belde de birçok aile, çocuk sesine hasret".

Osmanlı egemenliği döneminde Dersim yöresinin en önemli kasabalarından biri olarak tarihe geçmiş Peri (Akpazar)'dan eski ihtişamlı halinden eser yok şimdi".

***

Kahve önünde oturan insanlarla vedalaşıp Elazığ diğer adı ile Okullar Caddesi'ne yöneliyorum. Zaten beldenin en işlek caddesi burası olsa gerek.

- Fırında saat 15:00'ten sonra ekmek çıkmıyor -

Geçmiş yıllarda her sokak başında neredeyse bir fırın var iken, şimdi belde merkezinde açık tek bir fırın görebildim. Fırıncı esnafa, "işler nasıl, günde kaç ekmek üretiyorsunuz" diye sorarken yüzündeki şaşkınlık beni de etkiledi. 

***

30-40 yaşlarındaki fırıncı esnafının ağzından şu kelimeler çıktı: "Burada sabah ve öğleyin ekmek çıkıyor. Bazen saat 15:00'ten sonra ekmek bulunmuyor. Bazen de akşama kadar kalıyor. Hata bayatlıyor. Kaç ekmek çıkardığımız inanın hesap ettiğimiz yok. Akşam hesabı kapatırken kaç ekmek ürettiğimiz ortaya çıkıyor. Gün günü tutmuyor. Bazen yakın köylüler gelir o gün fazla ekmek satmış oluyoruz. Talep olduğu zaman akşam saatlerinde de ekmek çıkarabiliriz. Belde halkı akşam karanlık çökmeden evlerine kapanıyor. Dışarıda kimseyi bulamazsınız. Bazı aileler taze ekmek alamadığı için bayat ekmek istiyor. Biz günde 3 kez ekmek pişirip kime satacağız".

***

- Peri yıllar sonra Akpazar olmuş kimin umurunda-

Peri'de işsizlik, ülke geneline bakıldığında daha fazla olduğu görülüyor. İnsanlar perişan. Peri Akpazar olmuş kimin umurunda! Bu belde kasaba dönemlerindeki ticari hayatı özlüyor, geçmişini arıyor. 

Haddim olmayarak söylüyorum: Çocukluk yıllarımızı hatırlıyorum. Gece geç saatlere kadar sokakta oyun oynardık. Şimdi sokaklar ıssız.

Halkın verdiği bilgiye göre, Akpazar "Akpazar" olalı hizmet bağlamında ciddi projelere imza atılamadı. Belediyenin kıt kaynakları ancak altyapı sağlıklı içme suyu ve personel giderlerine yetebildi.

- Akpazar Ovası 2. Etap sulama projesi ihale bekliyor -

1926 yılında bucak merkezi olan yerleşim, 28 Şubat 1967 tarihinde belde belediyesi teşkilatının kurulmasıyla "Akpazar" adını aldı. Akpazar'ın belediye statüsü, nüfusunun 2000 kişinin altına düşmesi üzerine 2013 yılında sona erecekken, Ancak idari birleşme neticesinde yıl sonunda nüfusu 2039'a yükselince belde kapanmaktan kurtulabilmiş.

Beldeye "Can suyu" olabilecek Akpazar Ovası Sulama Projesi’nin 2. kısmının 10 yıldır ihale edilmeyi bekliyor. Sözkonusu projenin ne zaman ihale edileceği henüz bilinmiyor.

- Akpazar'ın sorunları "Akpazar"ı çoktan aşmış -

Görünen o ki, Akpazar'ın sorunları "Akpazar"ı çoktan aşmış bulunuyor. Çatısı çökmüş, camları kırılmış, kapıları yıllardır açılamayan dükkanlarda yeniden onarılmayı bekliyor. Yöre halkı girdi fiyatları hızlı tırmanış gösterdiği için Tarımla da uğraşmıyor, ekin ekip biçemiyor. Hasedinden yaptığı tahıl ürünlerini ihtiyacdan dolayı maliyetinin altında fiyatla satıyor.

***

Tarımın yeniden canlanabilmesi için, sulama projesinin ihale edilmesine bağlı. Ova'ya su verilmezse tarımsal üretim de yapılamayacağı ifade ediliyor. 

Özetle Akpazar eski canlılığına yeniden kavuşabilmesi için kendisini sahiplenebilecek bir yönetim anlayışına ihtiyacı var. 

***

Peri'yi ancak Peri'li iş insanları kurtarabilir. Mimari Mühendisi, Şehir Plancısı, Müteahhidi, yatırımcı ruha sahip ve Peri'ye sevdalı genç girişimciler kurtarabilir. Yoksa Peri tamamen bağlamından kopabilir. 

Eğer başkent Ankara, Akpazar'a (Peri) sahip çıkmazsa, yükselen sese duyarsız kalacak olursa, adı kalır fakat belde diye bir şey kalmaz, bu statüyü kaybeder. Yüreğim sızlayarak söylüyorum: Peri'ye yazık oluyor.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —