Oktay EROL

Tarih: 19.09.2025 14:43

SİLİVRİ YOLCULUĞU “İYİ” BAŞLAMIŞTI!

Facebook Twitter Linked-in

Başlangıcı iyiydi ama… Düşünülmesi de iyiydi… Tutuklu bulunan tüm belediye başkanlarına destek amacıyla başlatılan “Adana’dan Silivri’ye Özgürlük yürüyüşü” çarşamba günü son bulacaktı, eylemi başlatan gençler aynı gün Silivri’de olacaklardı, Adana Chp il örgütü de gençleri Silivri’de karşılamak amacıyla bir gün önce bir duyuru yaparak katılmak isteyenlerin başvurmasını istedi…

Güzel başladı her şey… Salı akşamı Seyhan Belediyesi’nin önün tıklım tıklım doluydu, tam sayısını bilmiyorum ama onun üzerinde uzun yol otobüsünün sıralı olduğunu biliyorum. Her kent, kendine yapılan başvuruları göz önünde tutarak, yeterince aracı alana getirmiş, her araca da “sorumlularını” koymuştu… “Sorumluların” ellerinde araçta olacakların listesi, ilerleyen sürede her yolcunun iletişim bilgelerinin alınması, bir sorun yaşanması durumunda herkese verdiği “kendi” telefon numarasına ulaşmasını istemesi… Her şey iyi başlamıştı…

***

Kimi bildiği biriyle oturmuştu koltuğa, kimi ilke gördüğü biriyle koltuğu paylaşmış olsa da “yeni” bir tanışlık başlamıştı. Arada bir “sorumlu” uyarıyordu… Daha geçen hafta Ankara mitingine giderken bir yaşadığını anlattı. Otobüs Ankara’ya varmış, yolcular miting alanına dağılmadan önce “arkadaşlar, mitingin ardından verdiğim saatte burada olun; bakın bir yanımızda bir bankanın binası, diğer yanımızda köprü, anlaşılmayan var mı” diye de sormuştu. Ancak miting sonrasında, birkaç yolcunun yarım saat boyunca gelmediğini, telefon aramalarına yanıt vermediğini, aradan bir saat geçtikten sonra geldiklerinde de “otobüsün” yerimi şaşırdıklarını anlattı. Yaşarken ne denli sinirlendiği belli olmasına karşın, gülerek anlatıyordu… Sonra dedi ki, “arkadaşlar, bu listede bulunan herkesin Ankara’ya gitmesinden, Ankara’dan Adana’ya gelmesinden sorumluyum, sizden isteğim bir sorun olduğunda verdiğim telefon numarasını armanız ya da sizi burada bulamadığımda aradığımda telefonumu açmanız, neler olduğunu söylemeniz; anlaştık mı?”

***

Her şey güzel başlamıştı aslında… Gecenin yirmiotuzunda başlayan yolculuk, bazı düzenleme eksikleri nedeniyle yol uzatılmış olsa da kimse “sorun” saymıyordu; yeter ki, belirlenen saatte Silivri’de olunsun, eylemi başlatan gençler binikiyüz kilometre yürüyüşlerinin ardından yalnız bırakılmasın, sürücü telaşlandırılmasın… Öyle de oldu…Silivri’ye varıldığında saat onbire yaklaşıyordu. Alan birden Adana’dan gelen katılımcılarla doldu. Sözcü, Now Tv kameramanları oradaydı… Adana’dan gelen grup slogan atmaya başladı, ardından yerlerinde zıplamaya başladı…

Ardından birkaç siyah araç geldi ;Chp Genel Başkanı Özgür Özel, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu… Alanda kalabalığın arasından bir yol açarak binikiyüz kilometreyi yürüyerek gelen Adanalı gençler geldiler; Adana’dan gelenler slogan atıyorlardı, zıplıyolardı, belediye başkanlarının serbest kalmalarını istiyorlardı, Zeydan Karalar’ın neden içeride/ neden Silivri’de olduğunu soruyorlardı… Çok geçmeden gençlerden biri, yürüyüşleri sırasında yaşadıklarından söz etti, bunu yapmalarının amacını dile getirdi, haksızlığa boyun eğmeyeceklerini belirtti. Sonra da Genel Başkan Özgür Özel açıklamalarda bulundu, daha önce Karalar için söylediklerini, haksız yere içeride tutulduğunu anlattı… Bundan sonrası iyi değil işte… 

***

Gençlerin açıklaması, ardından Özel’in konuşması; hepsi yarım saat sürdü. Kalabalık arasından “gidiyormuşuz” diyen oldu! Özel, tutuklu başkanların yanına gitmişti. “Özel’in açıklaması beklenmeyecek mi” diye sordu biri, bir diğeri de “akşam yapılacak olan eyleme katılacağımız söylenmişti” dedi. bir karmaşa yaşandı! Gece uykusuzluğunun, Adana’dan Silivri’ye gelmenin nedeninin “bu” olmaması” gerektiğini belirten oldu! Her şey iyi başlamıştı, ancak “üst akıl”/ her kimse, öğle saatte çıkışın Adana’da yaşatacaklarını öngörememişti…

Öğleyi biraz geçiyordu, herkes otobüslerine bindiğinde… Adana’ya gidiş için hazırlıklar yapıldı, araçlar hareket etti… Bolu çıkışında verilen bir molada, CHP'nin Seyhan İlçe başkanı, “neden bu saatte çıkış yapıldı, neden Özel’in tutuklu görüşmesinin ardından konuşması beklenmedi, neden akşam eylemine gidilmedi” sorularına, “herkes yorgun, orada iki/ üç saat Özel’i kim bekleyecekti” diye sordu! Peki, Adana’ya saat sekizde ya da onda varmak yerine, sıfır üçte/ dörtte varıldığında, orada yaşanacak rezillikler ne olacaktı? Başkan ona da çözüm bulmuştu, iki belediye aracı yardımcı olacakmış, katılımcıları evlerine dağıtacaklarmış… İyi başlamıştı, daha da anlamlandırılabilirdi oysa; demek ki bildiklerini söylemiş olsalar bile, bilmedikleri/ anlamadıkları çok şey vardı daha, bunca toplumsal yorgunluğa karşın yeni bir yorgunluğun adını “iyi başlayan” bir eylemin yanına koyabilmişlerdi; bu hoş mu? 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —