Oktay EROL

Tarih: 03.06.2024 22:00

BİRİ YİYOR, BİNİ BAKIYOR!

Facebook Twitter Linked-in

İnsanlar yoksulluklarını, doymadıklarını, yaşayamadıklarını söyledikçe, üstelik bunu son günlerde düzenlenen mitinglerde haykırdıkça “iktidarın” hafifte olsa titrediğini/ olanları görmesini beklerdim! Adana’da sıkça kullanılan “Aladağ’dan serin” deyimine öylesine uyuyor ki; o denli serinler, o denli rahatlar! Gerçekten bazen “karar vericilerin” yaşananları bilmediklerini bile düşünüyorum! Bu denli umursamaz, bu denli yapılan “tüm yanlış” uygulamaların bedeli emekliden/ dargelirliden çıkarılamaz!

Ülkenin bir “avuç içi” kadar olan azınlığı için “her şey” güzel, bir de her açıklanan “politika faizinde” ya da “ekonomik büyümede” kendi payları yetmiyormuş gibi binlerce emekçinin paylarını da alıyorlar, üstelik hiçbir “daralmanın/ kemer sıkmanın/ yoksullaşmanın/ bütçe açığının” yükünü de yaşamadan! İstediklerinde bol sıfırlı ihaleler, sıkıştıklarında vergi bağışları da ödül olarak veriliyor; hak mı?

***

Hak değil elbette! Adana’da, “iktidar” partisinin sözcülerinden ne yoksulluk, ne açıklanmayan buğday taban fiyatı, ne eğitimdeki müfredat, ne de sokak hayvanları konusunda “en küçük” bir açıklama ya da ses duymadık, uzun süredir! Hepimiz Adana’nın çocuklarıyız; Adana üretirse hepimiz doyarız, Adanalı iyi yaşarsa hepimiz seviniriz, Adana üreticisi emeğinin karşılığını zamanında alamazsa da “yokluğu” birlikte yaşarız!

Etrafınızda gördüğünüz emeklilerin, dargelirlilerin, asgari ücretlilerin, öğrencisi olan çalışanların yaşadıkları “hiç” göze görülmese bile; bir evde kaç kişi yaşıyorlar, bir kişinin günlük harcaması “en az” ne kadardır, ay sonunu getirmekte zorlukları “nasıl” aşıyorlardır gibi sorular gelmiyor mu akıllarına; anlamakta zorlanıyorum! Sıkça dile getirdikleri “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" bakışının izdüşümü böyle mi olması gerekiyordu; biri anlatsın ki dinleyelim!

***

İnsan yaşamının her evresi “işinde uzman” olanlarca inceleniyor! Tıpkı, dört kişilik bir ailenin salt “doyabilmesi” için altıyüz liraya gereksinim olduğunu belirlemesi gibi! Günlük altıyüz liradan, bir aylık yirmidörtbin lira yapıyor! Buna kirayı, suyu, elektriği, beklenmeyen masrafları ekleyin, sonra da “enflasyona ezdirmedik” açıklamalarını…Gülünç değil mi ortaya çıkan sonuç; bunun için konuşmalı!

Düşünen oldu mu bilmiyorum, ya da yaşayan var mı? Özellikle “emekli” olanların diş sağlığı konusunda yaşadıkları zorluğu akıl almıyor! İnsanların “doymak” için koparıcı/ ezici/ çiğneyici görevini gören dişlerinin sağlıklı olmaması, sindirimden başlayarak birçok iç hastalıklarını da birlikte getiriyor! Bir dargelirlinin diş sorunlarını çözmek için onbinler gerekiyor! Son yıllarda iyice yaygınlaşan implanta gerek duyulmasıyla da masraf üçe/ beşe katlanıyor! İnsanlar ya lokmaları çiğnemeden yutacak, ya bulamaç türü yiyecekleri tüketecek, ya aç kalacak, ya da masraftan kaçınmayıp diş sorunun çözecek! Emekli aylığıyla, asgari ücretle, dar gelirle üstesinden nasıl gelebileceğini düşünün; çözüm üretin!

***

Ülkemizde “yoksulluk” her geçen gün büyüyor! Yoksulluk büyürken, toplumun büyük bir katmanının sağlığı da bozuluyor! Bugün birçokları, temel gereksinmelerine yetiştiremedikleri kazançlarını sağlık sorunlarında harcayamıyor! Bu da toplumda yaşanması gereken erincin/ gönencin her geçen gün zarar görmesine neden oluyor!

Biri yiyip, bini bakarken nasıl haktan, hukuktan, büyümekten söz ediliyor; anlatın! 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —