İfral TURGUT

Tarih: 04.11.2024 19:38

HARF DEVRİMİ VE BİR GECEDE CAHİL KALDIK

Facebook Twitter Linked-in

Diyorlar ki,” Bir gecede cahil olduk.” Bu nasıl bir kafa ki alfabe değişimce beyin boşalıyor. Sanki daha önceden her şeyi okuyorlardı da sabah kalkınca hafızalarını yitirdiler. Aslında zaten okuyan yoktu. Okuma-yazma oranı sadece % 2.5’ti. onlar da Saray çevreleri ve subay eşleri falandı. Paşaları bile (Yedi Sekiz Hasan Paşa) okuma yazma bilmiyordu da im za yerine 7-8 yazıyordu. Dönelim tarihe:  

Türkiye Cumhuriyeti beşinci yılını doldurdu. Birbiri arkasına devrimler yapılırken Mustafa Kemal ve arkadaşları kültür devriminin en önemli, en büyük adımını atmaya hazırlanıyordu. Çünkü Osmanlı mirası Arap alfabesi türlü sorunlar yaratmaktaydı. Bu alfabe, Arapçanın doğasına yatkın; Türkçe sesleri yansıtmaktan ise uzaktı. Türkçenin sesli harflerini gösteremiyor; “h, k, s” gibi kimi sessizler içinse birkaç ayrı harf kullanmayı gerekiyordu.

Arap alfabesi, dinsel anlamlar yüklenmiş bir sistemdi. Okuryazar olmayan halk, bu alfabeyle yazılmış kitaplara, gördüğü her basılı kâğıda inanç penceresinden bakmakta, Arapça yazılmış her şeyi kutsallaştırmakta; bu nedenle salt okuma yazma bilmek bile dinle ilişkilendirilmekteydi. Okuryazar olmayan halk, dilekçesini, mektubunu yazmaktan yoksun ve eski yazıyı bilenlerin yönlendirmesine açıktı.

Genç Cumhuriyetin amaçladığı devrimler ve çağdaşlaşmanın önündeki en büyük engel   yazıydı.  

Mustafa Kemal uzun süredir yeni alfabeyle ilgili düşüncesini çevresiyle tartışıyordu. Konuyla ilgili, bir "Alfabe Komisyonu" oluşturmuş, yanına da bir  "Dil Encümeni" eklenmişti. Bu kurulda başta Falih Rıfkı Atay, Ruşen Eşref Ünaydın, Yakup Kadri Karaosmanoğlu olmak üzere dokuz üye vardı.  

Mustafa Kemal, yeni alfabeyi İbrahim Necmi Dilmen'den öğrenmiş ve Başbakan İsmet İnönü'ye yeni harflerle mektup yazmıştı. 9-10 Ağustos akşamı Sarayburnu'nda düzenlenen bir toplantıda, Falih Rıfkı Atay, Atatürk'ün yeni harflerle yazdığı açıklamayı yüksek sesle okudu: Mustafa Kemal’de halka özetle şunları söyledi:

"Bugün yapmak zorunda bulunduğumuz çok değerli bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmek... Kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya, bütün yurttaşlara öğretiniz... Bunu yurtseverlik, ulusseverlik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki bir ulusun, bir sosyal topluluğun yüzde onu ancak okuma yazma bilir, yüzde doksanı bilmezse, bundan insan olanların utanması gerek."

Mustafa Kemal, yeni alfabeyi tanıtmak için için hemen yurt gezilerine başladı. Birçok yerde tahta başında yeni harfleri yazdı, yazdırdı; yeni yazıyı tanıttı, bu yazının ne kadar kolay öğrenilebileceğini belirterek her konuda olduğu gibi bu işte de ulusuna öncü oldu. Sonuçta, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1928'de yeni Türk alfabesini kabul etti. Tüm ulusa öğretilmesini de, "Millet Mektepleri" gibi ülkedeki kültür devrimini hızlandıran kurumlar aracığıyla sağladı.

Türkçenin üzerindeki kalın perde kalkmış, başta Arapça ve Farsça olmak üzere  dilimizi işgal eden anlaşılması zor terkipler ve her biri başka başka yazılan batı kaynaklı kelimeler temizlendi. 

Ama bu temizlik bitmedi, bugün hala aralıksız devam etmekte.

HARF DEVRMİMİZİN 96. YILI KUTLU OLSUN.

NOT: Yarın “Neden Karşı Çıkıyorlar?”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —