Salim CANOĞULLARI

Tarih: 06.01.2016 16:12

Oyun

Facebook Twitter Linked-in

Oyun  deyince  aklımıza;  Futbol,  voleybol,basketbol   oyunları,   savaş  oyunu, kahvede  kağıt, taş,  tavla  ve  kumar  oyunları,olimpiyat   oyunları, insanların  birbirlerine  oynadıkları  oyunlar  ve  en  önemlisi, en  safı  ve  temizi  çocukların   oyunları.

Çocuklarda  oyun , çok  önemlidir. Yukarıda  saydığımız  oyunlarda   oyuncular, nasıl   kazanmak  için  uğraşıyor  ve  oyunu  önemsiyorsa,  çocuklarda  aynı  şekilde  oyunları  çok  ciddi  ve  önemlidir. Özellikle  okul  öncesi  çocuklarda  oyun, dünyayı  tanıma,  algılama, yorumlama  ve  yaşamla  ilgili  davranış  geliştirme  açısından  önem  taşır.Büyük   düşünür  Monteigne’nin  yüzyıllar  önce  dediği  gibi  “Çocukların  oyunu, oyun  değil, onların  en  ciddi  uğraşıdır.”

S.  Freud  ve  onu  izleyen  çocuk  ruh  hekimleri, oyunun  kişilik  gelişimine  katkısını  göstermişler, çocuğu  tanımada  değerli  bir  araç  olduğunu  ortaya  koymuşlardır. Bu  önemli  gelişme  çocuğun  ruh  hastalıkları  sağaltımında   oyunun  kullanılmasına  zemin  hazırlamıştır.

Çocuk  oynadıkça  duyuları  keskinleşir, yetenekleri  serpilir, becerisi  artar. Oyun  çocuğun  en  doğal  öğrenme  ortamıdır.Anne, baba ne  kadar  öğretmeğe,  nasihat  etmeye  gayret  ederse  etsin, oyunda  öğrenip  pekiştirdiği   davranış  kadar  etkili  olmaz. Oynayan  çocuk  kendi  küçük  dünyasındadır. O  dünyaya  kendisi  egemendir.  Kuralları  kendisi  veya  kendileri  koyarlar, kendileri  bozarlar. Yaşıtları  dışında  kimseyi  bu  dünyaya  sokmak istemezler.Özellikle  büyükleri  yanlarına  yaklaştırmazlar. Deney  odasında  buluş  yapmak  üzere  bütün  dikkatini   vermiş  bir  bilim  adamı  gibi  kurdukları  oyuna  kendilerini  kaptırırlar.Birileri  oyunlarını  bozmaya  kalkışırşa  çok   büyük  tepki  gösterirler.  Oyun  çocukların   özgürlüğüdür. Bırakın  ve de  ortam   hazırlayın  özgürlüklerini  yaşasınlar.

Kız  çocukları  bebekleriyle oynarken   annelerinin  kendilerine  yaptıklarını  taklit  ederler. Annelerinin  söylediği  ninnileri  söyler, anne  onu  nasıl  avuttuysa  veya  azarladıysa   aynısını  bebeğine  uygular. Kendi  iç dünyasına  göre de  bazı  katkılarda   bulunur. O  anda  kucağındaki  bebek  gerçek  yaşayan  bir  bebektir.  Kurduğu  ilişki  gerçektir. Çok  önemli  bir  görevi  yerine  getirirken  yanına  yaklaşılırsa  hiç  pas  vermez.  “Gürültü  yapmayın  bebeği  uyutuyorum” der.

Oyun  çocuğun  en  güçlü ve  en  doğal  dürtülerinden  biri  olan  saldırganlık  dürtüsünü  boşaltmasına  yarar.  Kendisine    uygulanan  cezaları  hayalde de  olsa,  başkalarına  uygulayarak, doktor  olup iğne  yaparak,  polis  olup  suçluları  yakalayarak,  bu  dürtülerine  çıkış  yolu  bulur. Yalandan  ölür  ve  öldürür.Öldürdüğü  arkadaşı  ölmemiş gibi  davranırsa  kızar.  “Ama  sen  öldün  kalkamazsın!”   der. Gerçek  yaşamdan  alınıp  hayalde  işlenerek  sahnelenen  bu  oyunlardan  çocuğun  aldığı  tat,  erişkinlerin  gerçeği  yansıtan  bir  tiyatro  oyunundan  aldığı  tat  gibidir.

Çocuğun  ikili  oyunlarda  olsun, üçlü  ve  toplu  oyunlarda olsun, davranış  biçimi    aile  içinde  aldığı  eğitimi  yansıtır.Her  istediği  yapılan,  bir  dediği  iki  edilmeyen  çocuk  başkasıyla  hiç  bir  şeyi  paylaşmak  istemez.Böyle  bir  çocuk, uzun  süre  başkalarının  oyunu  izler, aralarına  katılamaz  çünkü  henüz  paylaşmayı  bilmemektedir. Hep  kendi  başına  oynayan  başka  çocuklarla  uyum  sağlayıp  paylaşmayı  beceremeyen  çocuk  hırçın,  saldırgan  ve  bencil  olur. Büyüdüğü  zamanda  aynı  davranışları  gösterir.

Oyun  okul  öncesi  çocukların  tek  uğraşıdır. Okul  başlamakla  oyun  gereksinimi  sona  ermez.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —